Partiler |
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
BBP seçim BEYANAMESİ açıkladı
BBP Genel Başkanı Yalçın Topçu, seçim beyannamesinde seçim barajı uygulamasına son verileceği
ifade etti.
BBP Genel Başkanı Yalçın Topçu, seçim beyannamesinde ''seçim barajı uygulamasına son verileceği,
partilerin aldığı devlet yardımın kaldırılacağı, Sayıştayın yargıdan ayrılarak özerk hale getirileceği, aile
avukatlığı sisteminin kurulacağı, askerlere asgari ücrette maaş bağlanacağı, YÖK'ü kaldıracakları'' vaatlerinde bulundu.
Topçu, TES-İŞ Sendikası Konferans Salonunda düzenlenen toplantıda, BBP'nin 2011 seçim
beyannamesini açıklayarak, milletvekili adaylarını tanıttı. İstiklal Marşı ve saygı duruşuyla başlayan,
Kur'an-ı Kerim'in okunduğu toplantıya, eski BBP Genel Başkanı Muhsin Yazıcıoğlu'nun eşi Gülefer
Yazıcıoğlu da katıldı.
Burada konuşan Topçu, vizyonlarının itaat eden, devleti ve siyaseti uydulaştırılmış, ekonomisi boyunduruk
altına alınmış bir ülke değil, tam bağımsız ve güçlü bir Türkiye olduğunu söyledi. BBP'nin temiz ve kararlı mücadelesiyle Türk milletinin en büyük siyasi alternatifi olduğunu, gelecek seçimde büyük sürprizler yapacağını ifade eden Topçu, BBP'nin muktedir iktidarını kurmaya hazır olduğunu kaydetti.
Türkiye'deki insanların sırtının pek, başının dik, karnının tok olmasını istediklerini vurgulayan Topçu, ''BBP, her evin ikinci partisidir. Her evin ikinci partisi olan BBP'den herkesin onun ortaya koyduğu projelerden alma hakkı vardır. Çünkü biz Tayyip Beyin evinin de ikinci partisiyiz, Kemal Beyin evinin de ikinci partisiyiz. Her evde, hanede Muhsin Yazıcıoğlu'nun arkadaşlarına verilecek bir oy vardır'' dedi.
Türkiye'nin iyi yönetilmediğini, dünyada ve bölgesinde büyük güç aktörlerinin belirlediği politikalara teslim edildiğini savunan Topçu, Türkiye'nin dış politikasını ABD'ye, iç politikasını AB'ye, ekonomisini ise IMF'ye endekslediğini öne sürdü.
Türkiye'nin etnik bölünme tuzağına sürüklendiğini, bölücü terörün çeyrek yüzyılı geçmesine rağmen bitirilemediğini kaydeden Topçu, siyasi iktidarlar tarafından uygulanan ekonomik politikaların da ekonomiyi çıkmaza soktuğunu söyledi.
Türkiye'nin adı bile duyulmayan ülkelerden et ve tarım ürünü alır hale geldiğini ifade eden Topçu, kar eden kamu kuruluşlarının satılarak ülkenin geleceğiyle oynandığını savundu.
BBP iktidarında Türkiye Cumhuriyeti'nin bütün vatandaşlarının, medeni, sosyal ve siyasal haklar ekseninde vatandaşlık haklarından eşit olarak yararlanacağını belirten Topçu, ''Vatandaşın her hakkı verilmelidir ama vatandaş da görevini bilmelidir. Vatandaşlık görevinin en başında da ülkenin milli birlik ve bütünlüğünü sağlamak gelir. Bu yüzden hiçbir vatandaşlık hakkı bu göreve aykırı kullanılamaz'' diye konuştu.
Güvenli, özgür ve refah içinde yaşanılacak bir Türkiye için hazırladıkları ''GÖR'' projesini anlatan Topçu, BBP iktidarında bölücü, ahlaki ve ekonomik terör suçluları için düşündükleri idam cezasını milletinin önüne getireceklerini söyledi.
Vatandaşların can, mal ve namus güvenliğini garanti altına alacaklarını, insanların yaşadığı şehirlerin, dağların, ovaların, yaylaların alperenlerin iktidarında mutlaka güvenli hale geleceğini dile getiren Topçu, sadece teröristle değil, terörü teşvik edenlerle de savaşacaklarını kaydetti.
Sınır karakollarının düz arazilere taşınacağını, terörle mücadelenin profesyonel timlerle yapılacağını, TSK'nın modernize edilerek mobil hale getirileceğini ifade eden Topçu, askerliğin ihtiyaca göre kademeli olarak indirileceğini, her erbaş ve ere asgari ücret oranında 570 Lira 21 kuruş ''askeri ücret'' maaşı verileceğini bildirdi.
-''TAKSİM'E KENDİ ÇOCUĞUNUZLA GİDİN''-
Ülkenin bölünmezliğini esas alan yeni sivil bir anayasa yapacaklarını belirten Topçu, herkesin kendi anadilini konuşup öğrenebileceğini ancak devletin resmi dili olan Türkçe'den asla vazgeçilmeyeceğini vurguladı.
Anayasa'nın yargı bölümünden Sayıştayı çıkaracaklarını ve özerk hale getireceklerini, yargıda reformlar yapacaklarını ifade eden Topçu, aile avukatlığı sistemine geçeceklerini dile getirdi.
Seçim barajı uygulamalarını bitireceklerini belirten Topçu, partilere verilen trilyonlarca liralık yardımın BBP tarafından ortadan kaldırılacağını, holding binalarıyla ilgili gerekli tahkikatın başlatılacağını söyledi.
Kürsü dokunulmazlığı hariç bütün dokunulmazlıkları kaldıracaklarını, BBP iktidarında siyasete ahlakın hakim olacağını kaydeden Topçu, şöyle devam etti:
''Siyasete ahlakın hakim olduğu bir ortamda parti liderleri onun bunun çocuğuna güvenerek birbirlerini Taksim Maydanı'na davet edemeyecek. Bölücüler Kürt vatandaşımın, garip vatandaşımın çoluğunu çocuğunu dağa, ovaya, sokağa indirerek kan döktürüp, kanlarını dökerek zaten bunları yapıyor. Bunların da iştahımı kabardı nedir, biri on bin kişiyle biri bin kişiyle birbirlerini meydana davet ediyorlar. Ayıptır, ayıp. Kendi çocuğunu al da git o zaman.''
Eğitimde de çeşitli düzenlemeler yapacaklarını anlatan Topçu, üniversiteye girişi sınavsız hale getireceklerini, katsayı adaletsizliğine son vereceklerini, YÖK'ü kaldıracaklarını kaydetti.
Kötü günlerde kullanılmak üzere devletin tasarruf hazinesi oluşturarak altın bankası kuracağını belirten Topçu, marka şehirler yaratacaklarını söyledi.
Bölgesel asgari ücrete karşı olduklarını, 4B, 4C uygulamalarını kaldıracaklarını, evlerde gündelik çalışanların sosyal güvenliğe kavuşturulacağını belirten Topçu, herkesin insanca yaşayacağı özlük hakların sağlanacağını söyledi.
Gülefer Yazıcıoğlu da kendisinin sağlık sorunları nedeniyle milletvekili adayı olmadığını belirterek, ''Bu dava hepimizin davası. İnsanlar inandığı değerler uğruna hayatının sonuna kadar mücadelesini sürdürmeli. Var gücümüzle çalışmalıyız. Var olma mücadelemizi sonuna kadar sürdürmeliyiz'' dedi.
Topçu'nun konuşmasının ardındın partililer ''Başbakan Topçu'' sloganları attı.
HAS Parti seçim beyannamesi açıklandı
HAS Parti Genel Başkanı Numan Kurtulmuş, partisinin seçim beyannamesini açıkladı.
HAS Parti Genel Başkanı Numan Kurtulmuş, partisinin seçim beyannamesini açıkladı. Asgari ücreti 870 TL yapacaklarını ve açlık sınırı altındaki her haneye 600 TL 'vatandaşlık maaşı' vereceklerini söyleyen Kurtulmuş, "Zorunlu askerlik 3 aya inecek" dedi. Başbakan'ın açıkladığı 2023 vizyonuna da değinen Kurtulmuş, "Bir ironi yapalım ve 2023 yılındaymışız gibi düşünelim. Eğer vizyonları tutar da iktidar olurlarsa, hala sivil anayasayı tartışıyor olacağız" dedi.
Balgat'taki Anadolu Gösteri Merkezi'nde düzenlenen programa HAS Parti Genel Başkanı Numan Kurtulmuş, eşi Sevgi Kurtulmuş ile birlikte katıldı. Türkiye'nin dört bir yanından gelen partililerin doldurduğu salonda sık sık "Başbakan Numan" sloganları atıldı. Programın başında ise bütün partililerin cep telefonlarından kısa mesaj atılarak, partiye destek olmaları istendi. Numan Kurtulmuş'un salona gelmesiyle birlikte sanatçı Latif Ayyıldız, HAS Parti için hazırladığı "Tez Gel" isimli şarkısını söyledi. Kongre havasında geçen programda küçük çocukların Numan Kurtulmuş'a olan ilgisi dikkat çekti.
Kurtulmuş, yanına gelen küçük çocukları kucağına alarak, şarkıyı kısa bir süre onlarla birlikte dinledi. Şarkının ardından ise HAS Parti'nin il il seçimlerde aday gösterdiği milletvekili adayları tanıtıldı. Ankara 1. Bölge 1. sıra adayı akademisyen Çağrı Erhan gösterilirken, Ankara 2. Bölge'de 1. sıra adayının partinin kurmaylarından Hüsamettin Korkutata olduğu açıklandı. İstanbul 1. Bölge 1. sırada Prof. Dr. Mehmet Bekaroğlu aday gösterilirken, yine İstanbul 2. Bölge'den partinin Genel Başkanı Numan Kurtulmuş aday oldu. Partinin diğer kurmayları olan eski bakanlardan Teoman Rıza Güneri'nin Konya 1. sıradan, Şeref Malkoç'un ise Trabzon 1. sıradan milletvekili adayı olduğu belirtildi.
Aday tanıtım töreninin ardından Cem Yılmaz'ın "Av Mevsimi" filminde söylediği "Haydi Gidelim" şarkısından uyarlanmış partinin seçim şarkısı kamuoyuna tanıtıldı. Sosyal paylaşım sitelerinde tıklanma rekoru kıran "Haydi Gidelim" şarkısının salonda çalmasıyla birlikte partililer halay çekmeye başladı. Numan Kurtulmuş'un da eşlik ettiği halayda salonda renkli görüntüler oluştu. Halayın ardından Kurtulmuş sahneye gelerek, merakla beklenen seçim beyannamesini açıkladı.
Kısa sürede parti kurduklarını ve yine kısa sürede Türkiye'nin siyasetini belirleyecek bir parti haline geldiklerini belirten Kurtulmuş, Edirne'den Kars'a kadar Türkiye'nin bütün illerinde teşkilatlandıklarını söyledi. "Hükümet yorulmuş, Başbakan Kurtulmuş" sloganları eşliğinde konuşmasını sürdüren Kurtulmuş, salonda bulunan milletvekili adayı birçok ismin seçimlerden sonra Meclis'te yer alacağını ifade etti.
Seçim beyannamesini "Güneş doğuyor, devran dönecek" adıyla duyuracaklarını kaydeden Kurtulmuş, CHP ve AK Parti arasındaki siyasetin eski bir siyaset olduğunu söyledi. "Eski Türkiye'nin siyaseti vesayetçi bir sistemdir. Halkı egemen gibi gösterir fakat başkaları vesayetçidir" diyen Kurtulmuş, "Şimdi HAS Parti eski siyaseti kaldırıp çöp kutusuna atıyor" dedi. Siyaset sistemini değiştireceklerini de kaydeden Kurtulmuş, "Kimlikler yerine, değerler siyaseti yapacağız" diye konuştu.
Kendilerinin iktidara gelmeleri halinde kutuplaşma ve ayrışma siyaseti yerine "bütünleştirme siyaseti" yapacaklarını dile getiren Numan Kurtulmuş, "Anayasa'yı halk yapacak. Bu Anayasa Türkiye'nin bütün renklerini taşıyacak, ortak bir Anayasa olacak" dedi.
DENETİM MECLİSİ OLUŞTURULACAK
Kendilerinin bir denetim meclisi oluşturacaklarını söyleyen Kurtulmuş, bu denetim meclisinin üyelerinin de partinin içinden değil, halkın içinden seçileceğini ifade etti. Denetim meclisinin siyasi mekanizmayı denetleyeceğini kaydeden Kurtulmuş, ayrıca il meclislerinin de kurulacağını ve bir türlü güçlendirilemeyen yerel yönetimlerin böylece güçlendirileceğini belirtti. Seçilen milletvekillerinin üstünün çizilmesinin de yine halk eliyle yapılacağını dile getiren Kurtulmuş, "Halk isterse seçtiği
milletvekilinin üstünü çizecek" dedi.
Siyasi Partiler Kanunu ile seçim sisteminin de değişeceğini söyleyen Numan Kurtulmuş, "Meclis İç Tüzüğü değiştirilecek ve vatandaşlar da artık kanun teklifi verebilecek. Devlet bakanlıklarının sayısı azaltılacak" diye konuştu.
Zorunlu askerliğin 3 aya ineceğini söyleyen Kurtulmuş, yargıdaki iki başlılığı çözeceklerini, askeri mahkemelerin kaldırılacağını, jandarma teşkilatının yerine ise "kırsal polis" yapılanmasının hayata geçirileceğini dile getirdi.
"EKONOMİK SİSTEMİ DEĞİŞTİRECEĞİZ"
12 Eylül askeri darbesinin neo-liberal ekonomiye geçiş olduğunu söyleyen Kurtulmuş, "28 Şubat post-modern darbesi ile 2000 ve 2001'deki ekonomik krizlerin siyasi alt yapısı oluşturulmuş, finans sistemi ve ekonomisi çökertilen Türkiye, IMF ve Dünya Bankası programlarına koşulsuz teslim edilmiştir" dedi. 28 Şubat'ın Türkiye'ye büyük zarar verdiğini kaydeden Kurtulmuş, "28 Şubat irtica ile mücadele filan değil. Türkiye'nin ekonomisini dışarısının emrine veren bir operasyondu. Nerde o tefle oynayan sakallılar, Çevik Bir nerede?" diye sordu. 10 yıldır Türkiye'de uygulanan ekonomik politikaları "Fisher-Derviş-Erdoğan Ekonomisi" olarak niteleyen Kurtulmuş, "Fisher ve Kemal Derviş yerlerine vekaleten Erdoğan'ı bıraktı. Önce Fisher, sonra Derviş gitti. Sıra Erdoğan'a geldi" şeklinde konuştu.
Türkiye'nin milli gelir sıralamasında 57., beşeri gelişme endeksinde ise 83. sırada yer aldığını belirten Kurtulmuş, "8 yılda 360 milyar dolar dış kaynak, 278 milyar dolar iç kaynak olmak üzere toplam 638 milyar dolar ek kullanılmıştır. Bu kaynaklar nereye gitti?" dedi.
Türkiye'deki tarımsal desteklemeleri iki katına çıkaracaklarını ifade eden Kurtulmuş, asgari ücreti net 870 TL yapacaklarını ve açlık sınırı altındaki her haneye 600 TL vatandaşlık maaşı vereceklerini kaydetti. Numan Kurtulmuş, "Asgari ücret vergiden muaf tutulacak. Toplamda 1 milyon 250 bin kiy bulunan milletvekili adayı birşi kamuda istihdam edilecek" diye konuştu.
YENİ DIŞ POLİTİKA
"Dış politikada 'ulusal çıkar' adı altında adalet, vicdan ve insan hakları ile bağdaşmayan dış politikalar, partimizin siyaset felsefesine tamamen aykırıdır, kabul edilemez" diyen Kurtulmuş, kendilerinin iktidara gelmeleri halinde yeni bir dış politika uygulayacaklarını ifade etti. Ülkeyi ilgilendiren dış meseleleri halka soracaklarını söyleyen Kurtulmuş, "Avrupa ülkeleri Türkiye'yi AB'ye alıp almama konusunda kendi halkına soruyor. Peki Başbakan sen niye halkına sormuyorsun? AB ülkeleri kendi vatandaşına soruyor" ifadelerini kullandı.
Büyük Ortadoğu Projesi'nin proje olmaktan çıkarılıp bir vahşete dönüştürüldüğünü söyleyen Kurtulmuş, nükleer santrallerin kurulmasına da karşı çıktı. "Bedeli ölüm olan nükleer enerji asla kabul edilemez, doğru değildir. İnsanlığı böyle bir kıyamete sürüklemeye kimsenin hakkı yoktur" diyen Kurtulmuş, taşeronlaşmayı kaldıracaklarını, mevsimlik işçilere sigorta imkanı sağlayacaklarını, öğretmenlerin KPSS sınavını kaldıracaklarını ve Kur'an kurslarındaki yaş sınırını kaldıracaklarını söyledi. Konuşmasının sonunda ise "Bir ironi yapalım ve 2023 yılındaymışız gibi düşünelim" diyen Numan Kurtulmuş, "Başbakan 2023 vizyonunu açıkladı ya, varsayalım 2023'ü düşünelim. Eğer vizyonları tutar da iktidar olurlarsa, hala sivil anayasayı tartışıyor olacağız. Büyük Ortadoğu Projesi sayesinde bölge ülkelerinin sayısının iki katına çıktığını göreceğiz. Başbakan'ın Uganda Cumhurbaşkanı'na 'one minute' dediğini duyacağız. Belki Türk Silahlı Kuvvetleri'nin özelleştirildiğini göreceğiz. Başörtülü vekil olur mu olmaz mı diye tartışıldığını göreceğiz" diye konuştu.
Kurtulmuş'un konuşmasının sonunda bütün milletvekili adayları sahneye gelerek, Kurtulmuş ile birlikte toplu fotoğraf çektirdi
İŞTE BAŞBAKAN'IN AÇIKLAMALARI:
Beyannamenin hazırlanmasında geniş bir ekip yer aldı. Her biri konusunda uzman bu geniş ekibe teşekkürlerimi sunuyorum.
12 Haziran 2011 seçimlerine son derece kapsamlı, ayrıntılı, ciddi bir çalışmanın ürünü olan bir seçim beyannamesi ile giriyoruz.
Türkiye hazır, hedef 2023.
LAF KALABALIĞINA GEREK YOK
Bu beyanname dostlar alışveriste görsün, laf kalabalığı yapmak, orta sahada top çevirme beyannamesi değildir.
Önceki tüm beyannamelerimiz gibi son derece detaylı bir şekilde hazırlanmış, net hedefler konulmuştur.
USTALIK DÖNEMİ
Bu hedeflere varacağımızın ispatı da 8.5 yıllık çalışmalarımızdır. Her alanda attığımız adımlar.
Halep ordaysa arşın da burada... Her zaman söylerim, eşek ölür kalır semeri, insan ölür kalır eseri.
Çıraklı burada, kalfalık burada, ustalık da inşallah burada olacak (2023 kitaçığını gösteriyor)
UMUT SİMSARLIĞI DEĞİL MAKUL YOL HARİTASI
Bu beyannamede Kaf Dağı'nı asla göremeyeceksiniz. Ulaşılamayacak hedefleri asla göremeyeceksiniz. Umut simsarlığı yapmak için değil, makul bir yol haritası için hazırlanmıştır.
Milletimizle samimi bir iletişim içinde oluyoruz. Türkiye'nin gerçek bir fotoğrafını sunuyoruz. Sadece ve sadece yapabileceklerimizi vaad ediyoruz.
AK Parti kurulduğu günden beri şeffaflığı, samimiyeti, güven duygusunu siyasetin merkezine çekmiştir.
O NE VERDİYSE 5 KATI BEDELLER ÖDETTİ
Türkiye, yakın tarihinde siyaseti popülizmden ibaret gören, adeta yalanla özdeşleştiren, siyasi anlayışları çok gördü.
'O ne verirse ben beş fazlasını veririm' diyorlardı. Bu tür siyasi anlayış ülkemize bedeller ödetti. Sırf iktidara gelebilmek için sınırsız vaadlerde bulunan siyasetçiler verdikleri tüm vaadleri unuttular.
Aynı iktidarlar seçimlerin yaklaşması ile birklikte muslukları sonuna kadar açtılar. Devletin hazinesini boşalttılar.
24 SAAT PARA BASTILAR
Merkez Bankası'nı 24 saat çalıştırarak para bastılar. Ekonominin tüm dengesini alt üst ettiler. Bunun rantını kimler yedi?
Siyaseti yakından takip edenlerimiz bunu kimlerin yediğini çok iyi bilirler.
Türkiye popülist siyaset anlayışı, plansız-programsız, gündelik politikalari gelecek vizyonundan uzak politikalar nedeniyle çok ağır faturalar ödemiştir.
Çok daraldıkları zaman büyük bir telaşa kapılmışlar hemen birin yanına bir sıfır daha koymuşlar. 6 tane sıfırı gelip oraya yerleştimişler.
MODERN HIRSIZLIK
Bu benim vatandaşımın sıkıntısına şifa mıydı? Sırf vatandaşımızı aldatmak içindi. Modern hırsızlıkla halkı aldatıyorlardı.
Onların bir milyona alamadıklarını biz daha fazlasıyla bir liraya alıyoruz. Kaşıkla verilen enflasyon, bütçe açığı, vergi yoluyla kepçeyle alınıyordu.
AK Parti olarak Türkiye'nin sorunlarını, hedeflerimizi, vizyonumuzu her zaman çok açık milletimizle paylaştık.
İKTİDARA GELEMEYECEK OLANLAR KURU SIKI ATIYOR
3 Kasım seçimlerinden önce çok açık bir şey söyledik: 3 yıl bizden bir şey beklemeyin. Bakınız şimdi iktidara bile gelmesi mümkün olmayanlar kuru sıkı atıyorlar.
Uçuk vaadlerle olmayacak hedeflerle, hayallerle değil, üç yıl bizden bir şey beklemeyin diye iktidara geldik. Millet nezdinde itibarını sürekli artıran anlayış, bu samimi anlayıştır. Biz yapamayacağımızı vaad eetmedik, bugün de vaad etmiyoruz.
Hiçbir zaman hayal ticareti yapmadık. Bugün de asla buna tevessül etmiyoruz. Siyasetin güvenilirlik katsayısını içten içe kemiren popülizme itibar etmiyoruz.
ÇETELERDEN MAFYADAN OY DEVŞİRMEYE ÇALIŞIYORLAR
İktidara gelebilmek için her yolu mübah görenlere, bunun yanında çetelerden, mafyadan, karanlık güç odaklarından oy devşirmeye çaışanlara milletimiz yüz vermeyecektir. Dışarda adam bulamayanlar, Slivri'den aday gösteriyorlar.
Aday tanıtımında maskeli aday tanıtımı yapıyorlar. Bu bir maskeli balo. Ana muhalefet partisinin ne hale düştüğünün açık delilidir.
Milletimiz 12 Haziran'da onların maskerlerini indirecektir. Aklına her geleni vaad edenlerin millete ne bedeller ödediklerini milletimiz unutmamıştır.
Bunların iktidara ortak olduklarında ne hale getiridiklerini gördük. Bu ülkeye bunlar mazot bulamıyorlardı.
TÜRKİYE'NİN GELECEĞİNİ İLK 10'A SOKACAK YÜRÜYÜŞ
Ben burada CHP'ye gönül veren, MHP'ye gönül veren, diğer siyasi partilere gönül veren kardeşlerime de sesleniyorum. Bu yol iradenizin demokrasiyle bütünleştiği ama Türkiye'nin geleceğini ilk 10'a sokacak bir yürüyüşün adımlarıdır.
Onun için burada ortaya koyacağınız tavrı unutmayın. 8.5 yıl önce böyle bir ülkede yaşamıyoruz. 730 milyar dolar milli geliri aşmış bir Türkiye'de yaşıyoruz. Kişi başı milli gelirin 10 bin doları aştığı bir Türkiye'de yaşıyoruz. Bakınız, nerelerden nerelere geldik.
Türkiye'nin ekonomosini 26. sıradan 17. sıraya nasıl çıkardıysak; ilk 10'a sokacak adımları atıyoruz. Kişi başına milli geliri görüyorsunuz, 10 bin doları aştı. 8.5 yıl önce bu 2300 dolar idi. Nerelerden nereye geldik? Bizim devraldığımız Türkiye öyleydi.
Kamu net borç stokuna bakıyorsunuz, milli gelire oranı yüzde 74'tü şimdi yüzde 47. Enflasyon şimdi 3,99... Bu canavar benim Ahmet'in Mehmet'in cebinde dolaşıyordu. Bu canavarı çıkaran el AK Parti hükümetinin eli oldu.
NEZAKETİ ELDEN BIRAKMAYACAĞIZ
Şu anda farklı bir Türkiye var. 12 Haziran seçimlerine girerken büyük bir hassasiyetle çalışıyoruz. Nezaketi elden bırakmayacağız, nezaket, karşılıklı saygı üzerine bir süreç yürüteceğiz.
GELECEK ÇİZEN BEYANNAME
İthamlar, karalamalar üzerine bir kampanya değil; planlar, projeler üzerine bir kampanya yürüteceğiz. Bu beyanname bir gelecek çizen bir beyannamedir.
Türkiye Hazır, Hedef 2023" seçim beyannamesi kitapçığının üzerinde yazılı. 8.5 yıl ne yaptığımızı takdim edeceğiz. 2023 hedeflerini de takdim edeceğiz. Basın mensuplarının ellerinde bu olacak. Burada anlatmaya zaman yetmez. Seçim beyannamesi sandıklar açıldığında unutulacak bir beyanname değil.
Türkiye'nin 12 yılını şimdiden planlayan beyanname. Şimdi herkes 2023'ü konuşmaya başlıyor. Bunun patenti bize aittir. Mukallit her zaman kaybeder. Türkiye'yi bugünden Cumhuriyetin 100. yılına hazırlayan bir beyannamedir.
Değil 12 günlük politikalar, 12 saatlik politikalar bile üretilemiyordu. İşte o günlerden AK Parti iktidarıyla Türkiye bugünlere ulaştı. Seçim beyannamemiz 12 yıl boyunca elimizden düşmeyecek bir yol haritası olacak.
10-15 gün arayla da bazı projeleri halka açık, animasyon uygulamalarıyla birlikte halkımıza takdim edeceğiz. Yani ayağı yere değen projeler. Çünkü yola çıkarken ne aldatan olacağız ne aldanan olacağız dedik. Vaad ettiğimiz her şey bugüne kadar uygulandı.
2023'e kadar Türkiye'nin her meselesini ele aldığımız beyannemenin 5 ana başlığı var:
İleri demokrasi
Büyük ekonomi
Güçlü toplum
Yaşanabilir çevre ve marka şehirler
Lider ülke
İLERİ DEMOKRASİ
Bizim 3Y projemiz vardı. Yoksulluk, yolsuzluk, yasaklarla mücadele şeklinde. Yasaklarla mücadele konusunda yürüttüğümüz projeler ekonomimizin büyümesini sağlamıştır.
Demokratikleşmenin uzun soluklu bir süreç olduğunun bilincindeyiz. Demokratikleşme mücadelesi kesintisiz bir şekilde devam edecektir.
Hızlı demokratikleşme mücadelesini çok daha kararlı bir şekilde sürdürülecektir.
Türkiye'nin yeni bir anayasaya, günün gereeklerine uygun bir anayasaya ihtiyaç duyduğu artıuk herkesin ortak bir fikridir. Yeni bir anayasanın çalışmalarını başlatıyoruz.
Ülkenin ufkunu açacak bir anayasayı gündemimize aldık. Seçimlerin ardından yoğun bir şekilde bütün çalışmalarla birlikte oluşturduğumuz havuzu hayata geçirmenin gayreti içinde olacağız.
Yeni anayasa demokrtaik bir şekilde hazırlanacak, TBMM'de oluşturulacak.
Yeni anayasa yeterince kısa, öz, insan odaklı ve özgürlükçü olacaktır. Bu da ancak sivil toplumun güçlenmesiyle olabilir.
Koalisyon dönemlerinde kazanımlar heba edilir, bu yüzden siyasi partiler yasasını yeniden ele alıp, partiler ve seçimler yasasını yeniden yapacağız.Siyasi partiler yasası ve siyasetin finansmanı yeniden ele alınacaktır. Aynı şekilde seçim yasası da
Kürt meselesini tamamen özgürlükler ve demokrasi içinde çözeceğiz. Bu noktada da bir çekincemiz yoktur. Artık pranga olan bu sorun da umarım tarihe havale edilecektir.
Özgürlüğün teminatı güvenliktir. Özgürlüklerden taviz vermeden, demokrasiden dışarı çıkmadan, terör ve suçla mücadele devam edecektir.
Üstünlerin hukukundan hukukun üstünlüğüne geçilecektir. Yargılamalar daha adil olacak. İstinaf mahkemeleri faaliyete geçecek.
Yargılamalar daha adil olacak. İstinaf mahkemeleri faaliyete geçecek. Hakim, savcı sayısı artırılacak. Millet adına karar veren birilerinin arka bahçesi olan değil, milletin vicdanını temsil eden bir adalet ve yargı sistemini inşa edeceğiz.
CHP Genel Başkanı benim özellikle bir savcı olduğumdan bahsediyor. Hiçbir yerde bu ifadeyi kullanmadım. Tam aksine ana muhalefetin başındakiler bu ifadeleri kullandılar. Ben savcı değil milletimini avukatıyım.
AK Parti iktidarları döneminde çeteler ve mafya en büyük darbeleri almıştır. Çetesiz-mafyasız, cuntasız bir Türkiye için mücadele edeceğiz.
BÜYÜK EKONOMİ
İktidarımızı devraldığımız günden itibaren ekonomi büyümeye devam ediyor. Tüm dünyada kriz sürerken Türkiye yüzde 8.9 oradında büyümesi manidardır. En hızlı büyüyen ekonomi olması ulaştığımız seviyenin en önemli göstergesidir.
8.5 yılda ekonomide büyük dönüşüm gerçekleştirdik. Mali disiplin v epara politikalarından taviz vermedik. Seçimlerde popülizm yapıp kaynakları çarçur etmedik. Tüyü bitmemiş yetimin hakkını ne yedik ne de kimseye yedirdik.
Seçime iki ay kala ekonomik göstergelerin dengeli seyretmesi Türkiye'nin alışık olmadığı bir durumdur. Her seçim ortamında bu güven ortamını yaşattık.
Ekonomide disiplini tavzsiz şekilde sürdüreceğiz. GSYH 2015 yılında 1 trilyon 765 milyar dolara, 2019'da 1 trilyon 486 milyar dolara, 2023'te 2 trilyon 64 milyar dolara ulaşacak. Kişi Başına gelir 2019 yılında 18 bin, 2023 25 bin 76 dolara çıkartılacak. İhracat 2023'te 500 milyar dolara yükselecek.
Vergi politikası ekonomi ve istihdamı destekleyecek kayıt dışılığın azaltılması için gözden geçirilecek. Para politikası finansal istikrarı gözetecek.
MESLEK DANIŞMA PROGRAMI
Kriz boyunca istihdam azalmadı. 2010 yılında 1 milyon 317 bin vatandaşa istihdam sağladık. İşsizlik mesleksiz sorunu. Uzmanlaşmış Meslek Edindirme Merkezi Projesi (UBEP) projesi adımını attık. 200 bin her yıl 1 milyon işsizi eğitimden geçirip işe yerleştireceğiz. İşsizlik oranını 2023'e yüzde 5'e indirmeyi hedefliyoruz.
Meslek Danışmanlık Programı başlatacağız. İş Kur'a kayıtlı herkes için bir danışman vereceğiz. Bunlar işsizlere aile doktoru gibi danışmanlık verecek. Mesleğe yönlendirme hizmeti sunacak. İşe girmek için gerçekçi bir plan oluşturacaklar. Böylece meslek edindirme iş bulmada yakından takip edilen süreci hayata geçireceğiz.
Tarım dışı istihdamı 0,52'den 0,62'ye yükseltmeyi hedefliyoruz... Hayat boyu öğrenmeye katılmayı yüzde 2'den yüzde 7'ye çıkaracağız... Aktif işgücü piyasaları kapsamında nitelik artırmak için işgücü kurslarından her yıl 400 bin işsiz alacağız...
İNSANSIZ HAVA ARACI ÜRETEN 3. ÜLKE TÜRKİYE
Güçlü Türkiye teknolojiye egemen olan Türkiye'dir. AR-GE çalışmalarına önem vereceğiz. Daha önce ithal edilen savunma sanayi ürünleri artık ülkemizde üretiliyor. Bir toplu iğne bile üretemeyen bir sektördü, artık geride kaldı.Ben hayali anlatmıyorum, olanları ve olacak olanları anlatıyorum. İnsansız hava aracı üreten 3. ülke Türkiye olacak.
İlk savaş helikopterimiz olan helikopterin yazılım ve tasarımı tamamlandı. 2012 sonu itibariyle seri üretim başlıyor. Türkiye F16 modernizasyon merkezi oldu. Değişik ülkelerden gelen F15 modernizasyonu ülkemizde yapılıyor. Yerli üretim ve teknolojisini yüzde 50'yi çıkaran ülkemiz 2023'te uydularını, savaş tüfeğini, topunu üreten bir ülke olacaktır.
İhracatı 2023'te 500 milyar dolara çıkaracağız. 50 bin olan ihracatçı sayımızı 100 bine çıkaracağız. Dünyaca tanınan en az 10 marka çıkaracağız.
Turist sayısı 13 milyon kişi, geliri ise 12 milyar dolardı. 2010'da 2002'ye göre turist sayısı 28,5 kişi; turizm geliri ise 22 milyar dolara ulaştı. Turist sayısını 2023'te 50 milyona çıkaracağız. Turizm gelirini 50 milyar dolara yükselteceğiz.
Ulaştırma önümüzdeki dönemde de önceliklerimiz arasında. Ülkemizin en az 16 noktasında büyük ölçekli lojistik merkezleri kurulacak. Bölünmüş yollar 2019'da 31 bin km'ye, 2023'te 36.500 km'ye çıkarılacaktır.
Bölünmüş yollar 15'de 26 bin km, 2019'da 30 bin, 2023'te 36 bin 500 km'ye çıkartılacak. 2023'e kadar 5 bin km yeni otoyol yapılacak.
İstanbul Karayolu Tüp geçişi, boğaza 3. köprü ve Körfez geçişi 2019'a kadar tamamlanacak.
2019'a kadar kendi uçağımızı yapacağız.
Ülkenin dört bir yanını demir ağlarla örüyoruz. Anamuhalefet patika yol bile yapamadı. Bir saatte bir havaalanına ulaşma imkanı vereceğiz.
Hava yolu halkın yolu oldu. 165 milyon yolcu kapasitesi yıllık 400 milyon yolcuya ulaşacak.
GÜÇLÜ TOPLUM
Bütün illerimizde okul öncesi eğitimi gerçekleştireceğiz. Zorunlu eğitimi de 13 yıla çıkarmış oluyoruz. Bunlar 12 yılı konuşurken biz 13 yılı konuşuyoruz. Öğretim üyesi sayısı 80 bine çıkarılacak. 2011 seçimlerinden sonra hazırlanacak yeni anayasa ile YÖK'ün yapısı değişecek. YÖK sadece koordinasyonu sağlayan, belli alanlarda akreditasyonu sağlayan kurum haline gelecek.
2023 yılında birçok ülkede Türk üniversitesi açılacak. Meslek liselerinin oranı yüzde 65'e indirilecek.
DEV ŞEHİR HASTANELERİ
Kamu özel ortaklığı modeli ile sağlık birimleri ve büyük rekreasyon alanlarının bir arada bulunduğu dev şehir hastaneleri oluşturacağız. Ustalık dönemini en önemli adımları olarak hayata geçireceğiz. Ankara'da biri bitmek üzere. İstanbul'da iki tane hedefliyoruz. Ustalık döneminin en önemli adımlarından biri olarak hayata geçecek. Sedye üzerinde sokakta taşınan hasta istemiyoruz. Bandın üzerinde taşınacak. Modern teknoloji ne gerektiryorsa onu yapacağız. Nasıl ki bir yataklı, iki yataklı odaları kurduysak yeni yapılanları daha da ileri teknolojiyle tanıştıracağız.
Herşey hastane içinde olacak.
Doktor sayısını 2023'e kadar aşamalı olarak iki katına çıkarmış olacağız. Biz bunların hesabını yaptık. Artık tamamıyla sağlık alanında üniversite kurmaya başladık. Tıp fakültelerine destek verdik. Yani devletin şu andaki eğitim araştırma hastaneleriyle onları birlikte çalıştırıyoruz. Yeni adım da uzman doktorlarımızın kariyer yapma imkanlarını da YÖK bu adımı da atıyor.
GENÇLERE PROJE
Bugüne kadar gençliğimizle ilgili çalışmaları daha da ileri taşıyacağız. Daha etkin, evrensel değerler ile kendi tarihinden aldığı değerleri harmanlamayı bilen bir gençlikle bileceğiz. Bu gençlik kökü mazide olan bir anlayışla yetişen bir gençlik olacak.Geleceğe ilişkin endişelerini asgariye indirecek projemiz, gençlik ajansı projemiz. Bunu çok daha aktif bir şekilde kullanacağız. Barınma ve yurt sorununun çözümünde TOKİ ve Yurt Kur çalışma içine giriyor. Öğrencilerimize ucuz barınma imkanı gelecek.
YOKSULLUK AZALACAK
Devlet değil insan öncelikli bir yaklaşım anlayışımız. İnsanı yücelt ki devlet yüceltsin yaklaşımımız sürecek. Yoksulluğun olmadığı geleceğe güvenle bakan dinamik bir Türkiye istiyoruz. Yoksulluk oranları yüzde 10'un altına inecek. 2015'e kadar 2 dolarla yaşamak zorunda kalan kalmayacak. Sosyal destek hizmeti sunacağız. Sağlık, istihdam, eğitim politikaları ile uyumlu olacak. Aile Sosyal Destek Programı. ASDEP modeli ile hane odaklı bir sisteme giçeceğiz. Vatandaşlara rehberlik sunacak bir sistem kuracağız.
TOKİ 50 bin ikinci aşamada 50 bin toplam 100 bin konut yapılacak. Ayda 100 lira taksitle verilecek.
YAŞANABİLİR ÇEVRE, MARKA ŞEHİRLER
Başta büyük şehirler olmak üzere marka şehirler üreteceğiz. Şehirlerimiz hayat bulan ve hayat veren cazibe merkezlerine dönüştürlecek. Sağlıklı içme suyu, atık su sorunun çözüldüğü bir proje üretiyoruz: SUKA. Bu kapsamda özellikle ihtiyaç duyan küçük yerleşim yerlerine finansman desteği sağlanacak. Ucuz, uzun vadeli kredi sağlanacak. Susuz belde kalmayacak. İhtiyaç duyulan yerleşim yerlerinde içme suyu arıtma tesisleri yapılacak. Bu noktadaki adımımız Türkiye'nin modernleşmesine en uygun katkıyı yapacak.
Devlet bakanlıklarını icracı bakanlıklara dönüştürüyoruz. Türkiye'nin değişimine, dönüşümüne çok daha farklı bir yön vereceğiz.
Kent içi ulaşım... 100 binin üzerindeki kentlerde ulaşım ana planları tamamlanacak. 8.5 yılda 480 bin konut. Önümüzde 12 yıl var. Bunun üzerine 500 bin daha ekleyeceğiz.
Yeni bir müjde de veriyorum: Bu proje çok daha önemli yeni evli ya da evleneek yoksul çiftler için, yuva teşvik fonu başlatıyoruz. Bu programa müracaat eden çiftler için içinde kısmi bir donanım yapıyoruz. 25 yıla varan vadelerle peşinatsız ucuz konut sahibi yapacağız.
Ustalık döneminin mesuliyeti biraz daha fazla.. Onun gereğini yapıyoruz.
Yerel yönetimler idari yönden yeniden yapılandırılacak. 2023'te İstanbul'un nüfusu - şu anda 15'in zaten üzerinde- 17'ye doğru yürüyecektir. İstanbul'da iki yeni şehir kuracağız. Biri Avrupa'da, biri Anadolu'da... Yapacağımız sunumlarda mimari çalışmalarımızı, animasyonları göreceksiniz.
3. Boğaz köprüsü tamamlanacak. Kıtaların altından iki tüp geçit açılacak. Raylı sistemin yanındaki lastikli sistemin animasyonunu da yapacağız.
CHP seçim beyannamesi ve dış politika
CHP’nin seçim beyannamesinde dış politikayı konu ettiği bölümün adı “Barış, demokrasi ve kalkınma temelli dış politika”. Neden gelişme yerine kalkınma dendiği sorusunu uzmanlara bırakmak gerekirken barış ve demokrasi sözlerinin kulağa hoş geldiğini belirtmek gerekiyor. Bununla birlikte, dış politika bölümünün kinaye ile başladığı belirtilmeli; zira dış politikanın diplomatik nezaketle yapılacağı belirtilerek esas bu tutumun Türkiye’yi örnek ve güvenilir kılacağı ileri sürülüyor.
Diplomatik muhatapların da kibar olduğu varsayımına dayanan bu yaklaşım ne yazık ki günümüz dünyasında pek gerçekçi gözükmüyor. CHP bu tür bir vurgulamayla AK Parti’nin nezaketsiz bir dış politika uyguladığı imasında bulunma derdinde olduğundan, günümüzde gerçek, doğal ve halk davranışlı dış politikanın daha inandırıcı olduğu meselesini tartışmıyor.
Genel çerçeve
CHP, Türkiye’yi merkez ülke yapacağını iddia ediyor. AK Parti’nin lider ülke kavramından farklı bir kavram bu. Zira AK Parti küresel düzeyde etkin olmaya aday bir Türkiye’den söz ederken CHP kuzey-güney ve doğu-batı eksenlerinin merkezi olmaktan söz ediyor. Bu yaklaşım yıllardır savunulan “Türkiye köprüdür” anlayışından ne ölçüde farklılaşıyor orasını anlamak kolay değil; ancak AK Parti küresel, CHP bölgesel ölçekte vizyon ortaya koyuyor denebilir. Bununla birlikte, yurt dışında yaşayan Türkiye vatandaşlarına özel ilgi gösterilmesi konusunda AK Parti’ye yaklaşıldığı görülüyor. Ancak CHP yine AK Parti’yi ima ederek hiçbir komşu ülkeye ya da ırk, din ya da tarihsel bağ olan yerlere ağabeylik yapmayacaklarını ima ediyor.
Diğer ülkeleri, halklarını eşit muhatap saymayı şiar edinen beyanname demokrasi, hukuk ve evrensel insan hakları ilkelerinin genel çerçeveyi oluşturacağını söylüyor; ama bunlar içeride sağlanmazsa dış ilişkilerde nasıl kullanılabileceği sorusuna yanıt vermiyor. Bu arada dünyadaki sosyalist ya da sosyal demokratlarla dayanışmanın esas alındığı bildiriliyor. CHP’nin sosyal demokrat olduğunu varsaysak bile sadece kendisiyle benzer düşünceleri taşıyanlarla nasıl bir dış politika uygulayacağı sorusu kafaları zorluyor.
Kolay başlık AB
Seçim beyannamesinin dış politika bölümünün en baskın yönü, Batı ve özellikle de AB ile ilişkileri merkeze koymuş olması. Belki iktidar olma olasılığı düşük olduğundan ve müzakere sürdürecek kişi CHP’den çıkmayacağından olsa gerek, bazı politikalara öncelik verildiğinde sürecin işleyebileceği varsayılıyor. Türkiye’nin üyeliğini destekleyen kesimlerle ilişkilerin geliştirilmesi, Kıbrıs’ta iki toplumlu çözümün zorlanması, tarım yardımlarının alınması, serbest dolaşımın sağlanması hedefleniyor. Bunlar AB yolundaki temel engeller ve zaten soru ne yapılması değil nasıl yapılması gerektiği aşamasında.
AB konusunda ciddi vaatleri olan CHP’nin bu yaklaşımı bugüne dek bu partide görmediğimiz bir eğilimin habercisi olabilir. Ancak bu, geleneksel “Batıcılık” içine hapsolmuş bir yaklaşımsa o zaman inandırıcı olmayabilir. Şüpheye yol açan cümleler beyannamede Kıbrıs ile ilgili cümlelerde yer alıyor. Kıbrıs, AB alt başlığı içinde ele alınıyor ve Türkiye’nin AB ilişkilerinin merkezinden çıkarılması gereğine işaret ediyor. Ama Kıbrıs tam da ilişkilerin merkezinde yer alıyor.
“Türkiye’de artıs? gösteren Amerikan kars?ıtlıg?ını dengelemek için Türkiye ile ABD arasında ög?renci, is? adamı, yerel yöneticilerin deg?is?imi, ortak kültürel ve sanatsal etkinlikler düzenlenmesi gibi toplumsal güven artırıcı önlemleri hayata geçireceg?iz” cümlesi ise AB için dile getirilmiyor.
Mhp Seçim Beyannamesi
MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, partisinin seçim beyannamesini "Ses Ver Türkiye" sloganıyla kamuoyuyla paylaştı. Dün Ankara'da Anadolu Gösteri Merkezi'nde açıklanan bildirge ile 12 Haziran'da yapılacak milletvekili seçimlerinin startı da verilmiş oldu. Bahçeli konuşmasında ''Bedeli ne olursa olsun Türkiye'ye sahip çıkacağız. Çünkü biz Türkiye'yiz, Türkiye MHP'dir'' dedi.
MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, partisinin seçim beyannamesini ''Misak-ı Milli'nin kabulünün 90. yıldönümünde Ankara Anadolu Gösteri Merkezi'nde düzenlenen, "2011 Seçim Beyannamesi" tanıtım toplantısında konuştu. 'Seçim beyannamemiz puslu yollarda pusula görevi görecektir. Aynı ufka odaklanarak, el ele MHP'nin iktidarını birlikte inşa edeceğiz'' diyen Bahçeli'nin konuşmasından satır başları şöyle:
BUGÜNLERE KOLAY GELİNMEDİ
Milliyetçi Hareket Partisi bugünlere kolay gelmedi, önüne ardı ardına çıkarılan engelleri bir çırpıda aşmadı. Başkaları için hiç olmayan mesafeler 'Üç Hilal' için hep vardı, ve sarp yollar, keskin dönemeçler, imkânsız geçitler hep karşımıza çıkarıldı.
Sürekli yokuşlarda susadık, dar patikalarla sınandık, ateş çemberiyle imtihana çekildik.
Milliyetçiliğin yaşaması, Ülkücülüğün var olması, Türk milletinin ebediliği için hep bedel ödememiz gerekti, çileyi ve mahrumiyeti alt etmemiz icap etti.
* Kurşunla pes ettireceklerini sandılar, başaramadılar.
* Ölümle tüketeceklerini hesap ettiler, güçleri yetersiz kaldı.
* Yağlı urganlarla sindireceklerini umdular, nefesleri yetmedi.
* Oyunlarla yolumuzdan çevirmeyi denediler, sonuç alamadılar.
* Tehditlerle doğru bildiklerimizden ödün istediler, vermedik.
* Hedef olduk, ama yılmadık.
* İftiralara uğradık, ama yıkılmadık.
* Suçlandık, mağdur olduk, ama mağrurluğumuzu hiç bozmadık.
Bunlar bizim 42 yıllık kutlu mazimizin özetidir, acı da olsa gerçekleridir.
Ne var ki bizi yok etmeye çalışanlar, üzerimize kinlerini kusanlar, Ülkücüyü hakir görenler her dönemde mağlubiyetin sillesiyle soluksuz kalmışlardır.
Bizlere yenilgi yaşatmak için ahlaksızca saldıranlar, nefretleriyle kardıkları çamuru bağrımıza sıçratmaya çabalayanlar başlarını Üç Hilal'in kudretine durmadan çarpmışlardır.
Dava arkadaşlarıma katil, faşist, mafya bozuntusu, kovboy, kafatasçı, şerefsiz diyen; sonra da dönüp rahmetli dava şehidimizin mektubunu okuyarak sahte gözyaşı döken zihniyetlerin ömrü hayatında beddualar peşlerini hiç bırakmayacaktır.
Milliyetçi Hareket Partisi bugünlere kolay gelmedi derken, kast etmeye çalıştığım hakikatlerden bazıları işte bunlardır.
Bir asrı aşan Türk milliyetçiliği fikriyatının siyasal temsilcisi olan partimiz elbette Türk milletinin desteğiyle, ilgisiyle ve yardımıyla bu zamana kadar güçlenerek gelmiştir.
Milliyetçi Hareket'in şanlı geçmişinin bizlere tek başına iktidar sorumluğu yüklediğini anlamak lazımdır. Üç Hilal'in tek başına iktidarı artık bir zorunluluktur, ihtiyaçtır ve geleceğin lider ülke idealinin gerçekleşmesi buna bağlıdır.
Hiçbir zafere çiçekli yollardan gidilmediğini en iyi bilen ve yaşayan sizlersiniz. Gündüz kandilini hazırlamayanın, gece karanlığına mahkûm olacağının da farkındasınız. Kararsızlığın, inançsızlığın, gecikmenin ve tembelliğin başarısızlığı hazırlayan unsurlar olduğu şüphesizdir.
Allah'ın izniyle Tek Başına İktidar zaferine çetin mücadeleler sonucunda ulaşacağız. Asla pes etmeyeceğiz, düşmeyeceğiz, beklemeyeceğiz, atalet göstermeyeceğiz. Yenileceğinden korkanların, mağlubiyetten başka şansları olmadığını unutmayacağız. İktidar hamurunu, bugünden özenle ve arzuyla mayalayacağız ve yoğuracağız. Biliniz ki, muhatap olduğumuz sorunlar, önümüze çıkarılan güçlükler ulaşacağımız iktidar zaferinin değerini artıracaktır.
SES VER TÜRKİYE
Felaketlere dayanacağız, üstesinden geleceğiz, dedikoduyu bertaraf edeceğiz ve hıyanetin tüm taraflarına başarısızlığı tattıracağız.
'Sesime Kulak Ver Türkiye, Ses Ver Türkiye' diyerek yurdumun her yöresine, milletimizin her ferdine, hüzünlere ram olmuş her haneye mesajımızı götüreceğiz.
Yeminlerimiz ve millet hizmetinde yapacaklarımız için gece gündüz çalışacağız. Çözümün bir parçası olacağız, ümitleri demetler halinde milletimize dağıtacağız. Dikkatle, intizamla, şevkle Üç Hilal'in muzafferiyeti için didineceğiz.
Yüreklerimizdeki iyilik, yüzümüzdeki sevimlilik, ruhumuzdaki dürüstlük ve mertlik, kalbimizdeki Allah aşkı, gönlümüzdeki Türklük sevdası ve davranışlarımızdaki nezaket bizi mutlaka sonuca götürecektir.
Tam 42 yıl önce çıktığımız hak yolunda, hakikat yolunda ve Allah yolunda milletimiz bizi mahcup etmeyecektir. Unutulmasın ki biz çileyi azık, zahmetleri katık yaptık. Ancak asla inandıklarımızdan dönmedik. Necip Türk milletine daha iyisini yapmak, daha fazlasını vermek, daha güzelini sunmak için karar verdik, yemin ettik.
Geçtiğimiz güzergâhlardaki tuzaklara aldırmadık, eyvallah demedik. Pusmadık, sessiz kalmadık, tepkisiz olmadık. Çelik gibi bir disiplinle Türklüğü sahiplendik, yüce dinimiz İslam'ı gönlümüze işledik. Nitekim bugüne kadar başarılı olduk, aziz milletimizin sevgisini kazandık.
Eğer başarıyı, başlangıç noktası ile ulaşılan yer arasındaki fark olarak tanımlarsak, buna göre Milliyetçi Hareket Türk siyasetinin en başarılı birkaç partisinden birisi olduğu açıkça görülebilecektir.
Ne var ki daha fazlasını istiyoruz ve başka da bir seçeneğimiz olmadığını düşünüyoruz. Partimiz bugün her zamankinden daha fazla iddialıdır, tek başına iktidar olmaya taliptir. Dün maruz kaldığımız hain suikastlar karşısındaki vakarımız, tehlikelere karşı gösterdiğimiz cesaretimiz, ödediğimiz bedeller, asla vazgeçmediğimiz ilkelerimiz sayesinde Türk siyasetinin çekim ve cazibe merkezi haline gelmemiz son derece doğaldır.
Bunda emeği geçen, türlü badirelere göğüs geren başta Başbuğumuz Alparslan Türkeş Bey olmak üzere, aramızda olsun ya da olmasın tüm dava arkadaşlarımıza şükranlarımı sunuyorum. Allah hepsinden razı olsun ve aramızdan ebediyete uğurladıklarımıza da rahmetini esirgemesin.
Bugün aynı zamanda Misak-ı Milli'nin 91.yıldönümünü idrak ediyoruz. Kutlu yeminimiz milli mücadele tarihinin en önemli dönüm noktalarından birisidir. Ve aziz milletimizin şartlar ne olursa olsun işgal ve esaret karşısında geri adım atmayacağının tarihe mal olan irade beyanıdır.
Kuşkusuz Misak-ı Milli Cumhuriyetimizin siyasi ve hukuki dayanağı olmuştur.
Esasları Sivas Kongresinde belirlenen Ahd-ı Millimiz, son Osmanlı Mebusan Meclisi'nde Felah-ı Vatan Grubu'nun ısrarları ve büyük gayretleriyle kabul edilmiş ve sonrasında tüm cihana duyurulmuştur.
Türk milletinin ebedi vatanında ne pahasına olursa olsun var olacağı Misak'ı Milli'yle somutlaşmıştır.
Ve vatanın bölünmez bir bütün olduğu kararlaştırılmıştır. Türk milletinin vereceği toprağının, kaybedecek insanının olmadığı açıklıkla vurgulanmıştır. İşbirlikçilerin, mandacı zihniyetlerin, verelim de kurtulalım diyen çürümüş şahsiyetlerin emelleri Milli Yeminin alevinde yanıp kül olmuştur.
Bir tarafta bizden görünüp, diğer tarafta yabancı güçlerin yanaşmalığını yapanlar ve muhipliğinde karar kılanlar Türk'ün heybetli şamarını bir kez daha yemişlerdir.
Türk milletini sığıntı bir topluluk gibi görmeyi isteyenler, yenilmiş, dağılmış, ufalanmış etnik kalıntı olarak düşleyenler edilen Milli Yeminle şaşırıp kalmışlardır.
Misak-ı Milli; stratejik bir diriliştir, silkiniştir ve kendi irademizle sınırlarımızın tekrar belirlenmesine dönük kuvvetli bir karardır.
Bağımsızlığa sevdadır, Türk milletinin son anayurdunda dünya durdukça yaşayacağının kesin ilamıdır.
Namusumuzla, haysiyetimizle, kimliğimizle yaşamanın azmidir.
Şehit kanlarıyla kazanılan vatan topraklarının bağış ya da lütufla elde edilmediğinin ispatıdır.
'SONSUZA KADAR VAR OL TÜRKİYE'
İşgalin en karanlık bir döneminde; hala varım, ayaktayım, sönmedim, yenilmedim, vazgeçmedim diyen Türk milletinin dillere destan direnişidir, diklenişidir ve alçaklara karşı dikilişidir.
Verilecek toprağımızın, terk edilecek ilimizin, paylaşılacak vatanımızın, vazgeçilecek insanımızın, indirilecek bayrağımızın ve gidilecek yurdumuzun olmadığını kanıtlayan muazzam bir hamledir.
Bizim ilham kaynaklarımız arasında geçmişte edilen bu kutsal Milli Yemin de vardır.
Aradan 91 yıl geçse de sadakatimiz tamdır, bağlılığımız tartışmasızdır.
Milletin istikbalini ve istiklalini yine milletin azim ve kararının kurtaracağına dönük niyet bizim sözümüzdür, anlayışımızdır ve yolumuzu aydınlatan inanç meşalesidir.
Türk vatanının bölünmez bir bütün ve Türk milletinin ayrılmaz, parçalanmaz bir kuvvet olduğunu ecdadımız kanı pahasına bize miras bırakmıştır.
Türk tarihi, yaşamış her Türk'ün hatırasını taşımamamız için büyük bir mesuliyeti ödev olarak her birimize vermiştir.
* Bunun için 'Sonsuza Kadar Var Ol Türkiye' diyerek haykırdık.
* 'Ülken İçin Yüreğini Koy' sözleriyle tavır aldık, talepte bulunduk.
* 'Bin Yıllık Harcı Ayrıştırmak Kimin Harcı' kararlığıyla ihanet taraftarlarına Türk milletinin ölmediğini duyurduk.
Karar anı geliyor; 'Sesime Kulak Ver Türkiye, Ses Ver Türkiye' nidalarıyla da milletimizi mutlu etmek, insanımızı huzurlu kılmak ve devletimizi güçlü yapmak için yola çıktık.
Bugün bir kez daha söz veriyoruz, edilen yeminleri tekrarlıyoruz ve yeni bir milli yemini hep birlikte ediyoruz.
Etnik tahrikçi fesada izin ve fırsat vermeyeceğiz.
Ebedi vatanımızda milli birliğimizi ve kardeşliğimizi koruyacağız.
Türkiye'yi böldürmeyeceğiz, Türkçe'ye sahip çıkacağız.
Bölücülüğü def edeceğiz, Türk milletinin bir ve kardeşçe yaşaması için her türlü fedakârlığı gerçekleştireceğiz.
Şehide kelle, katile sayın diyen; müzakere masaları kurup canilerle el sıkışan kokuşmuş zihniyetlerden hesap soracağız.
Her insanımızı aziz bileceğiz, saygı duyacağız ve kıymet vereceğiz.
Hiçbir vatandaşımızı diğerinden ayrı görmeyeceğiz.
Bayrağı indirmeye çalışanları, özerklik hayaline kapılanları, bunlara ortam ve zemin hazırlayanları Türk'ün gazabıyla tanıştıracağız.
Hainlerin melanetlerini başlarına geçireceğiz.
Milletimize işsizliği, yoksulluğu, sefaleti ve açlığı reva görenlerle amansız bir mücadele edeceğiz.
Türk milletini 36 parçaya ayıranların hakkından Allah'ın izniyle geleceğiz.
Sözde ileri demokrasi yalanlarını ağızlarına dolayan, temelsiz özgürlük vaatleriyle insanımızı kandıran ve kendi hukuklarını tesis etmek için uğraşan riya ve münafık siyaset erbabına haddini mutlaka bildireceğiz.
Cumhuriyet'i yıkmak için fırsat kollayanları, dedeleri gibi teslimiyetçi olanları, yetim hakkına el uzatanları, haramzadeleri, haksızlıkları yaygınlaştıranları, yandaşlarını kayıranları asla affetmeyeceğiz.
Misak-ı Milli kararından 91 yıl sonra;
* Türkiye'nin milli birliğini ve milli kimliğini tartıştıranların, etnik temelde bir ayrışma ve bölünme sürecine çekmeye çalışanların,
* Bölünme modellerini demokratik ve çağdaşlık adına gündeme getirenlerin,
TÜRK'E DÜŞMAN KİM VARSA, BİZİM HESABIMIZ ONLARLADIR
* Ve PKK açılımıyla terör örgütünün bölücü emellerine sahip çıkanların iki cihanda da yakalarına yapışacağız.
Şehit kanı dökenleri, Habur'daki davul zurnalı terörist karşılama törenlerini, Hizbullah militanlarını halaylar eşliğinde serbest bırakanları, düzmece mahkeme kuranları hiçbir zaman aklımızdan çıkarmayacağız.
Yakında iyi şeyler olacak diyerek başlatılan PKK açılımını, eli kanlı canilerin gelişini umut verici gelişmeler olarak yorumlayan sefilliği unutmayacağız.
Yıkım için seferber edilen devlet imkânlarının, yerlere serilen milli haysiyetimizin ve peşkeş çekilen milli varlıklarımızın diyetini muhataplarından kesinkes alacağız.
İhanetle kol kola giren hainleri, İmralı canisinin projelerine destek veren iktidarı ve ana muhalefeti bir an olsun zihnimizden uzaklaştırmayacağız.
* Türk'e düşman kim varsa, bizim hesabımız onlarladır.
*İslam'a kim yan bakıyorsa nefretimiz onlara yöneliktir.
* Tarihimizi kim sorgulatmak istiyorsa öfkemizin menzilende onlar olacaktır.
Bedeli ne olursa olsun;
* Türkiye'ye sahip çıkacağız.
* Çünkü biz Türkiye'yiz, Türkiye Milliyetçi Hareket'tir.
* Türk milletinin yalnız ve çaresiz olmadığını göstereceğiz.
* Başkent Ankara vizyonuyla hareket edeceğiz ve Dünya'ya Türkçe sesleneceğiz ve Türkçe bakacağız.
* Türk milletinin ayrılmaz, sarsılmaz bir bütün olduğunu dosta düşmana yeri geldiği zaman milli tepkimizle göstereceğiz.
Türk bayrağı çekildiği gönderden inmeyecek, ezan susmayacak.
Huzur arayan, iş isteyen, aşının arayışında olan insanımızın hüzünlerini dağıtacağız.
Özlemleri dindireceğiz, hasretleri bitireceğiz.
İşte bunlar bizim yeminlerimiz arasındadır.
Türk milletine açıkça beyanımızdır.
Sözümüzdür ve namus borcumuzdur.
AKP TASFİYE EDİLMELİ
Her alanda bir çöküş ve çözülme sürecine mahkûm edilen, karanlık bir uçurumun kenarına hızla sürüklenen Türkiye bugün tarihi bir kavşak noktasına gelmiştir.
Önümüzdeki seçimler Türkiye'nin bundan sonraki akıbetini belirleyecek bir dönüm noktası ve kader anı olacaktır.
Aziz milletimiz beş aydan az bir süre sonra Türkiye'yi bu hale getiren, siyasi sicilleri lekeli inançsız kadrolarla seçim sandığı başında hesaplaşacaktır.
Türkiye'nin geleceği için hayati önem taşıyan bu tarihi fırsat ve tarihi randevu için geriye sayım başlamıştır.
Bugün içinde bulunduğumuz zaman diliminde, AKP'nin demokratik yollarla tasfiyesi Türkiye için her anlamda bir varlık sorunu haline gelmiştir.
Türk milleti; ya seçim sandığı yoluyla AKP'yi tasfiye edecek, ya da milli birliğin ve devletin tasfiyesinin yolu ve önü ardına kadar açılacaktır.
Aziz milletimiz; ya AKP'yi oylarıyla işbaşından uzaklaştıracak, ya da Türkiye'nin etnik temelde bir ayrışma, çatışma ve bölünme sürecine sürüklenmesi kaçınılmaz olacaktır.
Seçim sandığında ortaya çıkacak milli irade ya AKP'ye yaptığı kötülüklerin hesabını sorarak ağır bir ders verecek, ya da yoksulluk, işsizlik, soygun, vurgun, yolsuzluk, sosyal gerginlik ve huzursuzluk Türk milletinin katlanmaya mahkûm olacağı çok acı bir kader haline gelecektir.
2011 seçimleri bu bakımdan hayati öneme sahiptir, bu sebeple her yönüyle Türk milleti için büyük bir önemi olacaktır.
Bu kapsamda Türkiye bir yol ayrımındadır ve aziz milletimiz için karar anı gelmiştir.
Başbakan ve AKP iktidarı;
* İmralı canisi ile pazarlığın,
* Habur rezaletinin,
* Kandil çeteleriyle müzakerenin,
* Etnik bölücülük taşeronluğunun,
* Terörle mücadelede aczinin,
* Milli onur ve haysiyetin ayaklar altına alınmasının adıdır.
Ermenistan karşısında teslimiyetin, Barzani'ye boyun eğmenin, ABD ve AB'nin dümen suyunda sürüklenmenin, Rumlar karşısında ezikliğin adı AKP iktidarıdır.
AKP iktidarı; manevi değer ticaretinin, inanç hortumculuğunun, yolsuzluk ve vurgun hanedanlığının, korku ve baskı imparatorluğunun kurumsal markasıdır.
AKP'nin bundan sonra vaat edebileceği tek şey, yoksulluk ve işsizliğin daha da ağırlaşması, sosyal çöküntü, yolsuzluk ve soygun, cepheleşme ve çatışma, milli birliğin sarsılması ve Türkiye'nin etnik temelde ayrıştırılarak bir kardeş kavgasına sürüklenmesi ve bölünmesidir.
Egemenliğin yegâne sahibi Türk milleti ülkesinin geleceği hakkında karar verecek biricik kudret ve varlıktır.
Türkiye'nin bu felaket sürüklenişine dur diyecek ve kaderine sahip çıkacak tek güç, milletimizin sandık başında ortaya koyacağı milli iradedir.
Aziz milletimiz seçim sandığında Türkiye'ye büyük kötülükler yapan AKP ile hesaplaşacak ve Türkiye'nin geleceği hakkında kesin bir hüküm verecektir.
Seçimler yoksulluk, işsizlik ve açlığın Türk milleti için talih olmaktan çıkılması için hayati bir fırsat ve Türkiye'nin varlığını, milli birliğini ve gelecekteki devlet ve toplum yapısını belirleyecek çok önemli bir dönüm noktası olacaktır.
Seçim sandığı başında vicdanıyla baş başa kalacak aziz milletimiz;
* AKP dönemin ekonomik, siyasi, sosyal tahribatlarının, milli birlik ve güvenlik alanında yaşanan bütün sıkıntı ve sancılarını değerlendirecek ve,
* Türkiye'nin önüne çıkarılan tehdit, tehlike ve tuzaklar hakkında bir vicdan muhakemesi yaparak tercihini belirleyecektir.
Biz, büyük Türk milletinin şaşmaz sağduyusuna, vicdanına, Türkiye'nin milli birliğine ve kardeşliğine sahip çıkma iradesine sonuna kadar güveniyoruz ve Türkiye'nin geleceğinin ateşe atılmasına sessiz kalmayacağına gönülden inanıyoruz.
2023'DE "LİDER ÜLKE TÜRKİYE
Seçim Beyannamemizi ana hatlarıyla ifade etmeye geçmeden önce bir konuya kısaca değinmek istiyorum.
Siyasi hayatımızın yapısal sorunlarının başında siyasi ahlak ve dürüstlük açığı gelmektedir.
Siyasetin kirlenmesinin, yozlaşmasının ve ahlaki meşruiyet temelinin aşınmasının başta gelen nedenlerinden birisi de bu marazi durumdur.
AKP döneminde bu hastalıklı yapı daha da ağırlaşmış ve tedavi kabul etmeyen kronik bir nitelik kazanmıştır.
Siyasetle hiçbir ahlaki, vicdani ve hukuki kayıt tanımayan AKP bu konudaki iflah olmaz zihniyeti ve siciliyle siyasi tarihimizin karanlık sayfalarında hak ettiği yeri almıştır.
Bu sakat siyaset anlayışının en mümtaz temsilcisi ve örneği hiç şüphesiz Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'dır.
Başbakan'ın siyasi künyesinde taşıdığı "milli irade dolandırıcılığı", "inanç hortumculuğu" ve "siyaset karaborsacılığı" gibi sıfatlarına son olarak "siyasi kapkaççılık"da eklenmiştir.
Başbakan Erdoğan'ın geçtiğimiz yıl sonundan itibaren 2023 vizyonuna sarılması, Cumhuriyetimizin 100.yılına giden süreçte 2023'e yürüyoruz sloganıyla, 2011-2019 seçimlerini AKP'nin kilometre taşları olarak gösteren iddialarla bilbordlara çıkması bunun en son örneği olmuştur.
Daha önce de belirttiğimiz gibi 2023'de Türkiye'nin "Lider Ülke" olma vizyonunu stratejik hedef ve proje olarak ilk defa 1999 Seçim Beyannamesiyle Milliyetçi Hareket ortaya koymuştur.
Bugün Başbakan'ın her vesileyle söz ettiği 2023'de ülkemizin dünyanın en büyük on ekonomisinden birisi olması, bizim 57. Hükümet ortağı olduğumuz 2000 yılında; Sekizinci Beş Yıllık Kalkınma Planına koyduğumuz hedeftir.
Siyasi sermayesi tükenen Başbakan'ın, bizim onbir yıl önce belirlediğimiz hedefleri şimdi sahiplenmesi kendisi açısından bir gelişmedir.
Bununla birlikte vizyonunun bunu kavramaya, misyonunun da bunu gerçekleştirmeye yeterli olup olmadığı ayrı bir meseledir.
Ancak, burada asıl üzerinde durmak istediğim husus, Başbakan'ın
"siyasi intihal" ve kapkaççılığı bir adım daha ileri götürerek, kamuoyu önünde tescil ettirdiğimiz 2011-2023 vizyonuna da sahip çıkmaya çalışıyor olmasıdır.
31 Ekim 2010 tarihinde Ankara'da yaptığımız "Millet ve Devlet Bekası İçin Güç Birliği" toplantısındaki konuşmamda, hedefimizin 2011-2023 dönemini kapsayan 12 yılda tek başına ve kesintisiz bir MHP iktidarı olduğunu vurgulamıştım
Bu çerçevede 2011, 2015 ve 2019 yıllarında yapılacak TBMM'nin 24,25 ve 26 dönemlerini kapsayan 12 yıllık döneme ilişkin ekonomik, sosyal ve siyasi hedef ve politikalarımızı "2023: Yükselen Ülke Türkiye Vizyonu"yla kamuoyuyla paylaşmıştım.
Bu gerçek ortadayken ve kayıtlara geçmişken Başbakan Erdoğan ve AKP'nin "2023'e yürüyoruz; 2011-2023" sloganını sahiplenmesi, siyasi kapkaççılık olduğu kadar, Türkiye'ye vereceği hiçbir şeyi kalmayan AKP'nin iflasının da tescili olmuştur.
Bu slogan ve kavramsal yaklaşımın, MHP'nin kamuoyuna çok önceden açıkladığı siyasi projeyi sahiplenmek olduğu açıktır.
En azından Başbakan'ın ilham kaynağının MHP olduğu inkar ve tevil götürmez bir gerçektir.
Başbakan ve partisinin siyasi kapkaç anlayışının, siyasi geçmişlerine ve siyasi anlayışlarına bakıldığında aslında yadırganacak bir yönü bulunmamaktadır.
Ancak, gönül isterdi ki, Başbakan ve AKP Milliyetçi Hareket'ten milli birlik ruhu, milli kimlik şuuru, ilkeli, temiz ve dürüst siyaset anlayışı ve sorumluluk ahlaki konularında da keşke ilham alabilseydi.
'YÜKSELEN ÜLKE TÜRKİYE" VİZYONUMUZUN TEMEL HEDEFİ
2023'e doğru "Yükselen Ülke Türkiye" vizyonumuzun temel hedefi, Milliyetçi Hareket Partisi'nin iktidarında Türkiye'yi bölgesinde ve küresel planda her bakımdan bir güç merkezi haline getirmektir.
Amacımız, Türkiye'nin siyasi istikrar ortamında, ekonomik büyüme ve sosyal gelişmesini sağlayarak, milli birliğini koruyarak topyekûn bir milli seferberlik başlatması ve bütün imkân ve kaynaklarının bu büyük hedefe ulaşmak için harekete geçirmektir.
Milliyetçi Hareket Partisi Cumhuriyetimizin 100.yılını idrak edeceğimiz 2023 yılına kadar bölgesinde lider, küresel alanda bir güç merkezi haline gelmiş Türkiye idealini bütün unsurlarıyla gerçekleştirmeye kararlıdır.
Bunun için de önümüzdeki en az oniki yıl için 24, 25 ve 26'ncı Yasama Dönemlerinde tek başına iktidar olmaya taliptir.
Oniki yılı kapsayacak bir programla Türkiye'nin önce milli güç, sonra bölgesel güç ve nihayet küresel güç olması gerçekleştirilecektir.
Türkiye, 21.yüzyılda dünya siyasetinde etkili ve söz sahibi bir güç ve ekonomide dünyanın ilk on ülkesinden biri olarak tarih sahnesinde hak ettiği güçlü, onurlu ve itibarlı konuma kavuşacaktır.
"2023'e Doğru Yükselen Ülke Türkiye" idealinin gerçekleştirilmesi için, Türkiye'nin şu temel hedeflere ulaşmasını öngörüyoruz:
* Gerçek anlamda demokratik bir hukuk devletine bütün yönleriyle işlerlik kazandırmak,
* Yüksek demokrasi standartlarını yakalamak,
* Yargı bağımsızlığını ve hukukun üstünlüğünü teminat altına almak,
* Hak ve özgürlükleri dünya standartlarına çıkarmak,
* Temiz toplum-temiz siyaset anlayışını hâkim kılmak,
* Siyasi ahlakı tesis etmek,
* Yolsuzluk ve yozlaşmanın kökünü kurutmak,
* Ekonomik ve teknolojik gelişmeyi sağlamak,
* Üretim kapasitesini, sanayi ve enerji alt yapısını dünya ölçülerinin üzerine çıkarmak,
* Tarımda kendine yeterli olmanın ötesine geçerek bölge ve dünya pazarına yüksek katma değerli işlenmiş tarım ürünü satabilir hale gelmek,
* Kayıt dışı ekonominin kayıt altına alınmasını ve vergi adaletini sağlamak
* Doğal kaynakları en rasyonel ve optimum düzeyde değerlendirmek,
* Vatandaşlarımızın kimseye muhtaç olmayacağı ve insanca yaşayacağı bir sosyal refah düzenini tesis etmek,
* Gelir dağılımındaki adaletsizliği gidermek,
* Sosyal güvenlik ve sosyal adaleti bütün icaplarıyla tesis etmek,
* İşsizlik ve yoksulluğu ortadan kaldırmak,
* Köklü bir eğitim reformu gerçekleştirmek ve bilgi toplumu dönüşümünü tamamlamaktır.
Bu hedeflere ulaşmış bir Türkiye;
* Siyasi, ekonomik, toplumsal istikrarı sağlamış,
* Toplumsal yaraları sarmış, kronik sorunları çözmüş,
* Ortak milli ve manevi değerler etrafında bütünleşmiş,
* Milli birliğinin siyasi, sosyal ve kültürel temellerini güçlendirmiş,
*Terörün kökünü kazımış, etnik bölücülüğü gündemden çıkarmış,
* Sosyo-ekonomik sorunları köklü ve kalıcı çözümlere kavuşturmuş,
* Cumhuriyet'in temel nitelikleri ile milli ve manevi değerleri, siyasi ve toplumsal çatışma alanı ve aracı olmaktan çıkarmış,
*Dil, din ve etnik köken farklılıklarını aşan ortak bir milli şuurun oluşturduğu Türk milletinin bin yıllık kardeşlik hukukunun yüceltildiği,
*Husumetin yerini sevgi, ayrışmanın yerini kucaklaşmanın aldığı,
* İçerde huzurlu ve güvenli, dışarıda onurlu ve itibarlı bir ülke olacaktır.
Parti olarak, en geniş boyutta sağlanacak toplumsal mutabakat ile ülkemizin büyük hedeflere yönelmesini, bütün imkân, kaynak ve kabiliyetlerini 'Lider Ülke Türkiye' hedefi doğrultusunda hareket ettirmeyi öngörüyoruz.
İçinde bulunduğumuz yeniçağın dinamikleri üzerinde söz sahibi olmanın yolu güçlü milli kimliğe ve özgüvene sahip bir millet olmaktan geçmektedir.
2011-2015 YILLARINI KAPSAYAN BİRİNCİ MHP İKTİDARI; 'ONARIM VE TOPARLANMA DÖNEMİ' OLACAKTIR.
Türkiye merkezli ve başkent Ankara odaklı yeni bir medeniyet ve yeni bir dünya tesis etmeyi kendimize misyon olarak tayin etmiş durumdayız.
Türkiye'yi lider ülke konumuna taşıyacak olan bu misyon, başta Avrasya olmak üzere, bütün mazlum milletlerin de hür ve onurlu bir şekilde yaşamasına vesile olacaktır.
Bunu da başarmanın yolu, öncelikle Türkiye'nin teslimiyetçi ruh halinden kurtulmasına bağlıdır ve vazgeçilmez değerlerimize yönelmekten geçmektedir.
Parti olarak, 2023 yılına kadar küresel alanda güç merkezi haline gelmiş bir Türkiye'yi inşa etmeye imkân ve fırsatımız olduğu takdirde hazır ve kararlıyız.
Bunun için de istikrar içinde kesintisiz ve sürdürülebilir tek başına iktidara talibiz ve milletimizin desteğini istiyoruz.
En az 12 yılı kapsayacak süre içinde; TBMM'nin 24, 25 ve 26'ncı Yasama Dönemlerindeki tek başına MHP iktidarıyla ülkemizin küresel bir güç olmasını sağlamak için çok yoğun bir çalışma göstereceğiz.
* 2011-2015 yıllarını kapsayan birinci MHP iktidarı; 'Onarım ve Toparlanma Dönemi' olacaktır.
Bu süre zarfında, yükselen Türkiye'nin küresel güç olması yolunda ihtiyacı olan çağdaş normlarda bir devlet ve toplum düzenin gerektirdiği kurum ve kuralları tesis edeceğiz.
Bunu yaparken, AKP iktidarlarının anti demokratik, vesayetçi, kayırmacı, hukuk tanımaz, kişi güvenliğini ihlal edici, özgürlükleri kısıtlayıcı her türlü iş, işlem, kural ve kurumlarını ele alacağız ve bu çarpık düzene mutlaka son vereceğiz.
Bu dönemde toplumsal uzlaşma niteliği taşıyan yeni bir anayasa yapmak ve hazırlamak için ne gerekiyorsa yerine getireceğiz.
Terörün kökünü kazıyacağız, huzur ve güvenliği tesis edeceğiz.
İşsizlik ve yoksulluk sorununu hafifleterek refah düzeyini yükselteceğiz.
Devletin ve milletin bütünlüğünü esas alacak şekilde devlet teşkilatını yeni baştan yapılandıracağız.
Demokrasiyi tüm kurum ve kurallarıyla işler hale getireceğiz ve temel hakları teminat altına alarak bireysel özgürlükleri güçlendireceğiz.
Ekonominin yıllık ortalama yüzde 7 büyümesini ve yıllık 700 bin kişiye iş imkânı oluşturmasını sağlayacağız.
2015 sonunda, milli gelirimizi 1,1 trilyon dolara, kişi başına gelirimizi 14 bin dolara, ihracatımızı 200 milyar dolara yükselteceğiz ve toplam çalışan sayısını 25,5 milyona çıkaracağız.
2015-2019 yıllarını içeren ikinci MHP iktidarı; 'Gelişme, Bütünleşme ve Atılım Dönemi' olacaktır.
Bu yıllar arası, ülkemizin sosyo-ekonomik sorunlarının çözüldüğü, sürdürülebilir bir ekonomik büyüme ile sosyal gelişme sağlandığı, milli bütünleşme ve kaynaşmanın tesis edildiği bir dönem olarak hedeflemekteyiz.
Bu dönemde de ekonominin yıllık ortalama yüzde 7 büyümesini ve yıllık 700 bin yeni iş oluşturmasını sağlayacağız.
2019 sonunda, milli gelirimizi 1,5 trilyon dolara, kişi başına gelirimizi 19 bin dolara, ihracatımızı 300 milyar dolara yükselteceğiz ve toplam çalışan sayısını 28,5 milyona ulaştıracağız.
2019-2023 yıllarını ihtiva eden üçüncü MHP iktidarı, 'Bölgesinde ve Küresel Planda Güç Merkezi Lider Ülke Türkiye'ye Ulaşma Dönemi' olacaktır.
2023 yılını hedefleyen uzun vadeli stratejimizin temel amacı; ülkemizin, çağdaş dünyayı Türkçe algılama ve değerlendirme yeteneğine sahip, küresel düzeyde etkili ve ekonomide dünyanın ilk on ülkesinden birisi olan 'Lider Ülke' konumuna yükseltmektir.
2023 yılının sonunda, yıllık ortalama yüzde 7 büyümeyi gerçekleştireceğiz ve her yıl 700 bin yeni iş imkânının oluşmasını sağlayacağız.
Milli gelirimiz 2,1 trilyon dolara, kişi başına gelirimizi 25 bin dolara çıkaracağız.
İnşallah 2023 yılında ihracatımızı 400 milyar dolara yükselteceğiz ve 31 milyon vatandaşımızın çalışmasını sağlayacağız.
İŞTE YAPILACAKLAR
Seçim Beyannamemiz kapsamında; Türkiye'nin temel sorunları hakkındaki görüşlerimizi ve politikalarımızı şu ana başlıklar altında toplamak mümkündür.
● Adaleti, temel hak ve özgürlüklerin güvencesi ve devletin temeli olarak görüyoruz.
Adil ve hızlı yargılamanın sağlanması için gerekli altyapı oluşturulacak, geçici bir tedbir olan tutukluluğun cezalandırmaya dönüşmesi önlenecektir.
Yargıtay'ın hizmet kapasitesi geliştirilecektir.
Yüksek yargının içtihat oluşturma işlevi önündeki engeller kaldırılacaktır.
Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulu üyelerinin seçimi demokratik usullere uygun olarak ve yargı bağımsızlığını zedelemeyecek şekilde yeniden düzenlenecektir.
Yargının genel bütünlüğünü bozmadan ihtisas mahkemeleri oluşturulacaktır.
Hâkim, savcı ve yardımcı personel ihtiyacı giderilerek, bunların mali ve sosyal haklarıyla diğer özlük haklarında gerekli iyileştirmeler yapılacaktır.
Adli hizmet sunan kolluk güçleri idari yönden yeniden yapılandırılacaktır. Adli Tıp Kurumunun özerk yapısı güçlendirilecek, etkin denetim tesis edilecektir.
● Yolsuzluklarla amansız bir şekilde mücadele edilecektir.
Ahlaki kirlilik ve yolsuzluklar önlenerek "temiz siyaset-temiz yönetim" süratle tesis edilecektir.
Makam ve mevkii ne olursa olsun yolsuzluk yapanlardan yargı önünde sonuna kadar hesap sorulacaktır.
Yolsuzluktan suçlu görülen kişilerin servetlerinin nerede ve kimin adına kayıtlı olursa olsun, zaman aşımı gözetilmeksizin el konulmasına imkân sağlayacak hukuki düzenlemeler yapılacaktır.
Yolsuzlukları önlemek ve koordinasyon amacıyla özerk bir "Yolsuzlukla Mücadele Kurulu" oluşturulacaktır.
Bütün kamu kurum ve kuruluşları denetim kapsamına alınacak ve etkin bir hukuka uygunluk denetimi yanında, performans denetimi yapılması sağlanacaktır.
Kamu yönetimini, sivil toplum, medya ve özel teşebbüsü kapsayacak temel etik düzenlemeler yapılacaktır.
Bilirkişilik müessesesi kurumsallaştırılarak denetlenebilir hale getirilecek ve suiistimallere açık olmaktan çıkarılacaktır.
Teşvik mevzuatı, ülkenin kalkınmasına hizmet edecek ve her türlü şaibeyi bertaraf edecek şekilde yeniden şekillendirilecektir.
Kamu ihale sistemi bütünüyle yeniden düzenlenecektir.
Mal bildiriminde bulunma zorunluluğu olanların görev öncesi ve görev sonrası mal bildirimlerinin kamuoyuna açıklanması sağlanacaktır.
● Vatandaşın, kamu kurumlarından aldığı hizmetten memnun ve mutlu olduğu, idari eylem ve işlemleri denetleyebildiği ve mutlak güven duyduğu bir kamu yönetimi tesis edilecektir.
Her kurumun performans standartları belirlenecek, belirlenen kriterlere göre hesap verme yükümlülüğü getirilecektir.
Düzenleyici ve denetleyici kurumlar daha etkin hizmet sunmak üzere yeniden yapılandırılacaktır.
Personel rejimi; liyakati esas alan ve performansı değerlendiren anlayışla yeniden ele alınacaktır.
Kamuda ücret adaleti sağlanacaktır.
Memur ve diğer kamu görevlilerinin tanımı yeniden yapılarak, devletin asli ve sürekli hizmetlerini yerine getiren memurlar dışında kalan personele uluslararası normlara uygun sendikal haklar sağlanacaktır.
Kamu görevlilerinin yargılanmaları sürecini sekteye uğratan ve dokunulmazlık olarak nitelendirilen hükümler kaldırılacaktır.
Devletin görevlerinin merkez, taşra ve yerel yönetimler arasında dağılımı yeniden belirlenerek, teşkilat yapısı devletin yürüteceği hizmetlerle uyumlu şekilde tekrar düzenlenecektir. Hizmette birlik sağlanacak ve kaynak israfına son verilecektir.
Yerel yönetim reformuyla; kamu hizmetlerinin erişimini kolaylaştırmak, kalitesini ve etkinliğini artırmak amacıyla yerel yönetimlerin hizmet kapasitesi artırılacaktır.
Yerel yönetim reformu, kamu yönetimi reformunun bir parçası olarak uygulamaya konulacaktır.
Hizmet yönünden yerinden yönetim yapısının, siyasi yerinden yönetime dönüştürülmesi çabalarına imkân ve fırsat verilmeyecektir.
SİYASİ AHLAK YASASI" ÇIKARTILACAK
● Türk siyasî ve bürokratik hayatına ilkeli, seviyeli, dürüst ve temiz bir yönetim anlayışının yerleştirilmesine özel önem verilecektir.
Siyasi partilerin, TBMM üyelerinin ve üst siyasi yönetim kadrolarının faaliyet ve çalışmalarının tüm yönlerinin etik esaslara bağlanması için "Siyasi Ahlak Yasası" çıkartılacaktır.
Milletvekilleri, belediye başkanları, siyasî partilerin merkez yönetimlerinde, il ve ilçe teşkilâtında görevli başkan ve yönetim kurulu üyelerinin görev öncesi ve görev sonrası mal bildirimlerinin kamuoyuna açıklanması sağlanacaktır.
Milletvekilliği dokunulmazlığı kaldırılacaktır.
Yüce Divan yetkisi ve görevi, yargılanmanın adil, bağımsız ve ihtisas sahibi mahkeme tarafından yapılması anlayışıyla yeni baştan yapılandırılacaktır.
Bu kapsamda Yüce Divan görevinin Yargıtay Ceza Daireleri Başkanlarından oluşacak bir kurul tarafından yerine getirilmesi sağlanacaktır.
Siyasi partiler ve seçim kanunları gözden geçirilerek siyasette demokratik ilke ve standartların hâkim olmasını sağlayacak düzenlemeler yapılacaktır.
Kısıtlama ve sansürün olmadığı, basın ve yayın ahlakının gelişip kurumsallaştığı, ahlaki ilke ve standartlara uygun hareket eden hür ve bağımsız bir medya yapılanması tesis edilecektir.
TERÖRÜN KÖKÜ KAZINACAK
Milliyetçi Hareket Partisi'nin terörle mücadele, dış politikanın esasları ve yeni anayasa konularındaki görüş ve düşünceleri ana hatlarıyla şunlardır:
● Kanlı terör ve etnik bölücülük Türkiye için bir beka sorunudur.
Terörün kökü kazınacak, Türk milleti bu beladan kurtulacaktır.
Terörle müzakere değil, mücadele edilecektir.
Devletin güvenlik güçlerinin meşru zeminlerde ve tüm ülke sathında vereceği topyekun mücadele ile uluslararası uzantıları dâhil olmak üzere en kısa sürede kesin olarak bitirilecektir.
Güvenlik birimlerinin yürüttüğü mücadelenin yanı sıra, terörü besleyen unsurların ortadan kaldırılmasına dönük olarak ekonomik, sosyal, psikolojik, idari, demografik ve kültürel unsurları kapsayan bir strateji uygulanacaktır.
Bu amaçla, bölgenin gerçeklerine ve ihtiyaçlarına uygun ve geniş kapsamlı bir "Ekonomik ve Sosyal Kalkınma Programı" uygulamaya konulacaktır.
Bunun için gerekli mali destek, ekonomik kaynaklar ve özel teşvik ve koruma önlemleri süratle sağlanacak ve hayata geçirilecektir.
GAP projesi en öncelikli stratejik yatarım olarak ele alınacak ve en kısa zamanda tamamlanarak bölge halkının istifadesine sunulacaktır.
Teröre destek sağlayan ülkelere karşı uluslararası hukuk çerçevesinde etkili ve sonuç alıcı her türlü girişim ve önlemler kararlılıkla hayata geçirilecektir.
Bu kapsamda ülke toprakları dışındaki terör unsurlarına karşı uluslararası hukukun tanıdığı tüm haklarımız kullanılacaktır.
Türkiye'nin güvenliği üçüncü tarafların iradesine, iznine ve inisiyatifine bırakılmayacaktır.
Terör suçları için hangi ad altında veya şekilde olursa olsun genel, özel veya siyasi af asla gündeme gelmeyecektir. İmralı'daki teröristbaşının örgütü yönetmesi kesinlikle önlenecek, bunun için gerekli tedbirler derhal alınacaktır.
DIŞ POLİTİKA
● Dış politikamızın esası, bölgemizde ve dünyada barışın sağlanarak sürekli kılınmasına katkıda bulunmak ve uluslararası iş birliğini geliştirmektir.
Lider ülkeler arasında yer almak için, ülkemizin coğrafî, stratejik ve jeopolitik konumunu dikkate alan, bölgesel ve uluslararası barışa katkılar sağlayan etkili bir dış politika izlenecektir.
21'inci yüzyılın stratejik odağı durumundaki Avrasya jeopolitiğinin merkezinde yer alan Türkiye'nin dünya siyasetinde ve uluslararası ilişkilerde güçlü, itibarlı, sözü dinlenen, dostluğu aranan ve dostluğuna güvenilen bir ülke olması sağlanacaktır.
Türkiye'nin Türk Dünyası ve İslam âleminde itibar gören ve güvenilen bir ülke olması; ekonomik ve kültürel bir merkez konumunu kazanması temin edilecektir.
Türk dünyası, dış politikamızın öncelikli ve ayrıcalıklı ilgi alanı olacaktır.
Kıbrıs, Kafkasya ve Orta Asya Türk Cumhuriyetleri ile Balkan ülkeleriyle ilişkiler her alanda geliştirilecek ve derinleştirilecektir.
Türkiye dışındaki soydaş ve akraba topluluklarıyla, uluslararası hukuk ve devletlerarası ilişkilere yön veren esaslar çerçevesinde yakından ilgilenilecek ve gerekli kurumsal işbirliği yapılanmaları öncelikle oluşturulacaktır.
Kıbrıs'ta tek gerçekçi, uygulanabilir ve yaşayabilir çözüm olan iki bölgeli, iki milletli ve iki devletli bir ortaklık yapılanması Kıbrıs politikamızın temelini oluşturacaktır.
AB ile ilişkiler Türkiye için bir "kimlik ve kader sorunu" olarak görülmeyecektir. Eşit haklara dayalı tam üyelik temel hedefimiz olacaktır.
ABD ile ilişkilerimiz ekonomik, siyasi ve güvenlik boyutlarıyla her iki tarafın karşılıklı çıkarlarına hizmet edecek şekilde ve eşitlik temelinde yürütülecektir.
Irak politikamızın esasını, Irak'ın toprak bütünlüğünün muhafaza edilmesi, Irak'taki Türkmen varlığının haklarının korunması ve Irak topraklarının Türkiye için güvenlik tehdidi olmaktan çıkarılması oluşturacaktır.
YENİ ANAYASA
● Hepinizin bildiği gibi yeni Anayasa tartışmaları AKP tarafından 2011 seçim kampanyasının merkezine oturtulmuştur.
Milliyetçi Hareket Partisi'nin milli ve demokratik Anayasa anlayışı ve bu konudaki görüşleri çok açıktır.
Türkiye'nin gerçek anlamda bir "Toplum Sözleşmesi Belgesi" niteliğinde yeni bir Anayasa'ya ihtiyacı vardır.
Anayasa'nın mümkün olabilecek en geniş siyasi ve toplumsal uzlaşı temelinde ve demokratik bir tartışma zemininde hazırlanması zorunludur.
Milliyetçi Hareket Partisi'nin Anayasa değişikliği veya yeni bir Anayasa yapılmasında öncelikli ve önemli gördüğü temel ilkeler ve hedefler şunlardır:
● Temiz yönetim ve temiz siyaset anlayışının hâkim kılındığı, demokrasiye aykırı uygulamaların bertaraf edildiği, modern demokrasilerde olduğu gibi düşünce, inanç, teşebbüs, örgütlenme ve benzeri alanlarda temel hak ve hürriyetleri güvence altına alan demokratik devlet yapısına ulaşmak amacımızdır.
● Milli ve üniter varlığımızı güvenceye alan Anayasamızın başlangıç kısmında ve ilk üç maddesinde ifadesini bulan esaslara ve Cumhuriyet'in kurucu değerlerine saygı ve riayet çerçevesinde;
Vatandaşlarımızın aynı milletin ferdi olmaktan gurur duyacağı, ayrışmayı değil bütünleşmeyi, farklılaşmayı değil kucaklaşmayı, kutuplaşmayı değil kaynaşmayı sağlayacak toplumsal uzlaşmanın gerçekleştirilmesi sağlanacaktır.
Birbirinden uzaklaşmamış, birbirine yabancılaşmamış bir millet yapısı ile etnik köken, inanç, mezhep gibi özelliklerin milli kimliğin ve bin yıllık kardeşliğin zenginliği olarak görüldüğü bir toplum hayatına kavuşulması hedeflenecektir.
● Milliyetçi Hareket Partisi; Cumhuriyet'in temel nitelikleri, Türk milli kimliği, demokratik rejim ve temel insan hakları gibi değerleri vazgeçilmez olarak kabul eden ve bunların uzlaşma arayışı adı altında tartışılmasını reddeden bir anlayışa sahiptir.
Milliyetçi Hareket Partisi; iç huzur ve güvenliği tehlikeye düşürecek, etnik bölücülüğün önünü açacak ve ayrıcalıklı terörün siyasi gündemi ve emellerine hizmet edecek yaklaşımlara karşı çıkacak, bu yöndeki eğilimlere meşru zeminlerde direnecektir.
Bu çerçevede; tek millet-tek devlet esasına dayanan, üniter yapıdaki milli devlet bünyesinde;
Farklı etnik kimliklere siyasi ve hukuki statü tanınarak çok parçalı millet yapısı oluşturulmasına,
Kişi hak ve özgürlüklerinin etnik temelli kolektif haklara dönüştürülmesine,
Türkçe dışındaki dillere ve farklı kültürlere resmi statü kazandırılarak yapay azınlık yaratılmasına,
Milli kimlik tanımının değiştirilerek "Türkiyelilik" kavramının esas alınmasına ve Türk milleti kavramı yerine ikame edilmeye çalışılmasına,
Türkçe'den başka dillerde "anadil" olarak eğitim yapılmasına,
Türkiye'nin idari yapısının değiştirilerek yerel yönetimlerin mahalli parlamento olarak çalışacağı özerk bölgeler sisteminin hayata geçirilmesine,
İmkân ve zemin hazırlayacak hususları hiçbir şekilde tartışma konusu yapmayacak, bunlara sonuna kadar karşı çıkacaktır.
EKONOMİ
● Ekonomideki hedef ve politikalarımızın esasları ise şunlardır:
Bağımsız ve milli bir "Üreten Ekonomi Programı" uygulamaya konulacaktır.
Programın temel amaçları;
* İstihdam dostu, sürdürülebilir bir büyüme ortamını tesis etmek,
* İşsizlik ve yoksulluğu azaltmak ve gelir dağılımını daha adil hale getirmek,
* Rekabetçi bir kur politikası uygulamak, üretim ve ihracatın ithalata bağımlılığını azaltarak rekabet gücü yüksek bir üretim ekonomisi tesis etmek,
* Ekonominin dış kaynak bağımlılığını azaltarak şoklara dayanıklı hale getirmek ve kırılganlığı azaltmak,
* Kamu ve özel sektör borç stokunu sürdürülebilir bir seviyeye indirmek olacaktır.
Dört yıllık ekonomi programıyla yıllık ortalama yüzde 7 büyüme gerçekleştirilecek ve her yıl yaklaşık 700 bin yeni istihdam sağlanacaktır.
Enflasyon kalıcı bir şekilde düşürülecek ve dört yıllık bir dönem sonunda yüzde beşin altına çekilecektir.
Bu amaçla, öncelikle kamu açıkları ve kamu borç stoku azaltılarak, kamu kesiminin mali piyasalar üzerindeki ağırlığının hafifletilmesi sağlanacaktır.
Uygulanacak program çerçevesinde, vergi gelirlerinin artırılması ve kamu açıklarının azaltılması sonucunda borçlanma sorunu çözülerek faiz üzerindeki baskı azaltılacak ve reel faizlerin düştüğü bir ortamda, sağlıklı bir şekilde para politikası uygulanabilecektir.
Kurların piyasa şartlarına göre belirlendiği serbest döviz kuru politikası benimsenecektir.
Ancak; piyasanın derin olmaması dikkate alınarak, kısa dönemde kurlarda aşırı dalgalanmalara ve spekülatif hareketlere müdahale edilecektir.
MALİ POLİTİKALAR
● Maliye politikasının temel amacı; kamu açıklarının kalıcı bir biçimde azaltılmasını sağlayarak kamu borç stokunu sürdürülebilir bir seviyeye çekmektir.
Bu amaca yönelik olarak; gelirler politikası verimlilikle ilişkili ve ileriye dönük olarak uygulanacak, harcamalarda israf ve verimsizliğin önüne geçilecek, verginin tabana yayılması suretiyle vergi gelirleri artırılacaktır.
● Herkesin malî gücüne göre vergi ödediği adaletli bir vergi sistemi tesis edilecektir.
Vergi sistemi, ülkenin ekonomik, sosyal ve kültürel yapısını dikkate alan dinamik bir yapıya kavuşturulacaktır. Bu çerçevede yatırım yapanlara, istihdam, üretim ve ihracat artışı sağlayanlara yönelik vergi indirim ve kolaylıklarını içeren bir program uygulamaya konulacaktır.
Vergi gelirleri içindeki dolaylı vergilerin payının azaltılması suretiyle dar gelirlilerin vergi yükü hafifletilerek vergide adalet sağlanacaktır.
Vergi oranlarında yapılacak indirimler ekonomiye canlılık sağlayacak ve vergi tabanı genişletilecektir. Kayıt dışılıkla etkin mücadele yürütülecektir.
SERMAYE TABANA YAYILACAK
Vergi kanunları; verginin konusu, matrahı ve vergi çeşitleri itibarıyla tümüyle gözden geçirilerek uygulamada basitlik ve etkinlik sağlanacaktır.
● Borç yönetimi, para ve maliye politikası gibi istikrarın sağlanması amacıyla kullanılan ayrı bir politika olarak değerlendirilecektir. Bu çerçevede, para ve maliye politikalarıyla uyumlu, sürdürülebilir, şeffaf ve hesap verilebilir bir borçlanma politikası izlenecektir.
● Sermayenin tabana yayılması temel hedefimizdir.
Başta menkul kıymet borsaları olmak üzere sermaye piyasalarının gelişimi ile yabancı yatırımcı etki ve kontrolünden kurtulmasını sağlayacak tedbirler alınacaktır.
Daha fazla küçük ve orta ölçekli yurt içi yatırımcının sisteme girmesini sağlayacak yöntemler geliştirilmek suretiyle de piyasaların yeterli derinliğe kavuşması temin edilecektir.
BANKACILIK SİSTEMİ
● Tasarruf sahipleri ve kredi kullananlar için şeffaf ve güvenli bir bankacılık sistemi oluşturulacaktır.
Ziraat Bankası yeniden yapılandırılarak kamu bankası olarak kalacaktır.
Halk Bankası'nın satışında halka arz ve sektörle ilgili meslek kuruluşlarına öncelik tanınacaktır. Blok satışa izin verilmeyecektir.
Türkiye Kalkınma Bankası yeni baştan yapılandırılarak, KOBİ finansmanında etkin bir şekilde kullanılacaktır.
İhracat teşvik sistemi yeniden gözden geçirilecektir. Vergi iadesi talepleri daha hızlı sonuçlandırılacaktır. Nakdi KDV iadelerinde karşılaşılan sorunlar nedeniyle mahsuben iade uygulaması yaygınlaştırılacaktır.
● Doğrudan yabancı sermaye ve özel sektör yatırımlarına Türkiye'yi cazip kılmak için gerekli kolaylıklar sağlanacaktır.
Ancak, yabancı sermayenin faaliyet gösterdiği sektörde milli güvenliği ve ekonomik istikrarı olumsuz etkileyecek ve rekabeti engelleyecek şekilde hâkim konuma gelmemesi için gerekli önlemler alınacaktır.
Doğrudan yabancı yatırımların yer seçimi, alt yapı gibi sorunlarını önemli ölçüde gideren "Endüstri Bölgeleri" uygulamaları etkin bir araç olarak kullanılacaktır.
Bürokratik işlemleri basitleştiren ve tüm işlemlerin tek merkezde yapılmasına imkân veren "Tek Durak İş Merkezleri" kurulacak ve yaygınlaştırılacaktır.
ÖZELLEŞTİRMELER
Kısa vadeli portföy yatırımlarının piyasalardaki dalgalanmalar sonucu hızlı ve yüksek miktarda yurt dışına çıkmasını önleyecek tedbirler alınarak, kısa vadeli sermaye hareketleri ekonomik istikrarsızlık unsuru olmaktan çıkarılacaktır.
● Özelleştirmede öncelik halka arz yoluyla özelleştirme yöntemi uygulanarak, sermayenin tabana yayılması sağlanacaktır.
Özelleştirmelerde şeffaflık ilkesi tam anlamıyla uygulanacak, kamu vicdanını rahatsız edecek hiçbir uygulamaya izin verilmeyecektir.
Özelleştirme politikası gözden geçirilerek, stratejik olan işletmeler yeniden belirlenecek ve bu kapsamdaki kuruluşlar özelleştirilmeyecektir.
Özelleştirme işlemlerinde; yatırım, teknoloji transferi ve istihdam artışının sağlanması hedeflenecek, satışlarda mali kaynak sağlamakla birlikte bu tür öncelikleri de dikkate alan bir uygulama yapılacaktır.
Köprü, otoyol ve barajlar gibi kamuya ait altyapı tesisleri özelleştirilmeyecek, bu tesisler için gelir ortaklığı senetleri ihraç edilerek hem kaynak yaratılacak hem de alt ve orta gelir grupları için alternatif yatırım araçları sunulacaktır.
KİT'ler tek bir portföyde toplanarak karlı ve verimli bir biçimde faaliyet gösterecek şekilde yönetilmeleri sağlanacaktır. Daha az müdahaleci, daha çok piyasacı bir KİT politikasının uygulandığı bu sistemde, Özelleştirme İdaresi yeniden yapılandırılacaktır.
EKONOMİ BAKANLIĞI
● Ekonomiye ilişkin politikaların ve uygulamaların yürütülmesinde ve koordinasyonunda yaşanan sorunları gidermek amacıyla, "Ekonomi Bakanlığı" kurulacaktır.
● Tüm finansal piyasaların daha sağlıklı ve istikrar içinde işlemesini ve dengeli ekonomik büyümeye katkıda bulunmasını sağlamak üzere; bankacılık, sermaye piyasası, sigortacılık ve diğer mali sektörü kapsayacak Mali Piyasalar Kurumu; haberleşme, iletişim, ulaştırma, enerji, tarım, ilaç piyasalarının düzenlenmesi ve denetlenmesi amacıyla Sektörel Düzenleme Kurumu oluşturulacak, Rekabet Kurumu ise yeniden yapılandırılacaktır.
● Yüksek Planlama Kurulu, Özelleştirme Yüksek Kurulu, Para Kredi Koordinasyon Kurulu ve Ekonomi Koordinasyon Kurulu'nun birleştirilmesiyle Ekonomik ve Mali İşler Yüksek Kurulu oluşturulacak ve bu dört kurulun işlevlerinin yanı sıra tüm ekonomik ve mali işlerle ilgili eşgüdümün sağlanması bu kurulca yerine getirilecektir.
● Bilgi toplumuna geçişin her türlü alt yapısının oluşturulması, bilimsel ve teknolojik araştırma ve geliştirmenin etkin bir şekilde yürütülmesi ve koordinasyonun sağlanması amacıyla "Bilim, Teknoloji ve İletişim Bakanlığı" kurulacaktır.
● Kamu kaynaklarından Ar-Ge yatırımlarına daha fazla kaynak aktarılacaktır. Özel sektörün; bu alandaki yatırımları desteklenecektir. Ar-Ge harcamalarının GSYH içindeki payı yüzde 2,5'e çıkarılacaktır.
Kamu ihalelerinden alınacak pay ile Ar-Ge Fonu oluşturulacaktır.
Bilimsel ve teknolojik araştırmaların, yenilikler ve buna bağlı olarak verilecek patentler aracılığıyla üretime ve toplumsal faydaya dönüşmesini sağlamak amacıyla "Milli Yenilik Sistemi" kurulacaktır.
Bilim ve teknolojide kurumsal kapasite geliştirilecektir. Bu çerçevede milli teknoloji üretim merkezleri oluşturulacak ve Türk Dünyasının bilimsel araştırma merkezi niteliğinde "Ankara Temel Araştırmalar Merkezi (ATAM)" kurulacaktır.
● Yerel kaynakları harekete geçiren, nitelikli iş gücü istihdam eden, ileri teknoloji kullanan ve üreten, özgün tasarım ve marka geliştiren, tüketici sağlığını ve tercihlerini gözeten, çevre normlarına uygun üretim yapan, teknolojik yenilik öngören, verimlilik artışı sağlayan, uluslararası rekabet gücüne sahip bir sanayi oluşturulacaktır.
Tekstil-giyim sektöründe katma değeri yüksek ürünlere geçilmesine, moda-marka yaratmaya ve tasarıma ilave destek verilecektir.
● Eğitim ve öğretimde imkân ve fırsat eşitliği sağlanacak, toplumun bütün fertlerinin ilgi, eğilim ve yetenekleri doğrultusunda eğitilmesi esas olacaktır.
Okul öncesi eğitimin 6 yaş grubu dahil edilmek suretiyle zorunlu temel eğitimin süresi 9 yıla çıkartılacak ve iki kademeli olarak yapılandırılacaktır.
"Temel eğitim" hedefimiz; okul öncesi eğitimin yaygınlaştırılarak zorunlu temel eğitim süresinin artırılması, gerekli fiziki alt yapı ve insan gücü kapasitesinin oluşturularak ortaöğretimin de zorunlu eğitim kapsamına alınmasıdır.
Eğitimin her kademesinde eğitim dili Türkçe olup, Türkçe'nin dışında başka bir ana dilde eğitim yapılmayacaktır. Türkçenin doğru ve güzel kullanımını teminen ana sınıfı ve ilköğretim kademesinde Türkçenin iyi öğretilmesine önem verilecektir.
Orta öğretim; program türünü esas alan, yatay ve dikey geçişlere imkân veren, çağdaş rehberlik ve yönlendirme hizmetiyle üniversite sistemine etkin geçişi sağlayan bir yapıya kavuşturulacaktır.
Yüksek Öğretim Kurulu; düzenleme, yönlendirme, koordinasyon, planlama ve denetimden sorumlu bir yapıya dönüştürülerek yeniden yapılandırılacaktır.
Üniversite giriş sınavı kaldırılacaktır.
Bunun yerine, ilköğretim ve orta öğretimde etkili bir yönlendirmeye bağlı olarak, uygulanacak müfredat ile orta öğretim başarısını ve orta öğretim sonunda yapılacak "olgunlaşma sınavını" esas alan ve fırsat eşitliğini gözeten üniversiteye geçiş sistemi uygulamaya konulacaktır.
100 BAŞLIK ALTINDA "MİLLİYETÇİ HAREKET SÖZÜ VE SENETİ"
Türkiye'nin katlanılmaz hale gelen ve toplumun her kesimini etkileyen ekonomik ve sosyal sorunlarını ve sıkıntılarını köklü ve kalıcı çözümlere kavuşturmak Milliyetçi Hareket iktidarının en önemli ve öncelikli hedefidir.
Toplumumuzun her kesiminin sorunlarının ve sıkıntılarının hafifletilmesi ve aşılması için öngördüğümüz ekonomik ve sosyal yaklaşımlar, destekler ve yardımlar ile sağlık, vergi ve sigorta primleri ve yatırım ile üretimin desteklenmesi konularında öngördüğümüz düzenlemeleri 100 başlık altında "Milliyetçi Hareket Sözü ve Seneti" olarak aziz milletimizin takdir ve değerlendirmesine sunuyoruz.
* Yoksulluk ve işsizlikle mücadele kapsamında;
● Her yıl yaklaşık 700 bin yeni istihdam sağlanacaktır.
● Muhtaç durumdaki ailelerin en az bir ferdine iş imkanı sağlanacaktır. İş sağlanana kadar asgari ücretin yarısı kadar (yaklaşık 320 TL) "Aile Sigortası Yardımı" ödeme programı başlatılarak ailelere sosyal koruma uygulaması yapılacaktır.
● Bu ödemenin öncelikle ev hanımlarına yapılması esas alınacaktır.
Asgari ücret yükseltilecek, 2011 yılı itibariyle net asgari ücret 825 lira olacaktır.
● Muhtaç durumdaki ailelere aylık temel ihtiyaçlarını karşılayabilecekleri HİLALKART ismiyle harcama kartları verilecektir. Çeşitli adlar altında yapılması öngörülen destek ödeme tutarları bu kartlara yüklenecektir. Küçük esnafın desteklenmesi amacıyla bu kartlar sadece ikamet edilen mahaldeki (ilçe ve belde) esnaftan yapılacak alışverişte geçerli olacaktır.
● Yoksullara ve ihtiyaç sahiplerine devlet tarafından her ne ad altında olursa olsun yapılan yardımlar arttırılarak sürdürülecektir.
Sosyal yardım miktarı asgari yaşam düzeyi gözetilerek belirlenecektir.
· Sosyal koruma bilgi sistemi geliştirilerek gerçek yoksulların hakkaniyete uygun bir şekilde sosyal yardım programlarından yararlanması ve hiç kimsenin aç ve açıkta kalmaması sağlanacaktır.
· Yoksul ve dar gelirliler üzerinde haksız bir yük oluşturan dolaylı vergiler indirilecektir.
· Her yoksul vatandaşın genel sağlık sigortasına ait primleri devletçe ödenecektir.
· Kamuya ait atıl arazilerden kullanılabilir olanları, tarımsal üretim ve istihdam amaçlı olarak işsiz ve yoksul vatandaşlara tahsis edilecektir.
· Sosyal yardım ve gelir arttırıcı önlemlerle gıda yoksulluğu sorunu çözülecektir.
· Yoksullaşma riski bulunan kesimlere destek projeleri uygulamaya konulacaktır.
· Konutu olmayan muhtaç kimselere sosyal konut sağlanacak, konut sağlanamadığı durumda ise kira yardımı yapılacaktır.
· 65 yaşını doldurmuş, muhtaç durumdaki kişilere ödenen aylık, 105 liradan 250 liraya yükseltilecektir.
· Yoksullara yönelik, bireysel veya toplu konut yatırımlarında her türlü belediye harç ve vergileri kaldırılacaktır.
· Yaşlılıkta yaşam kalitesini düşüren hastalık ve bakıma muhtaçlık problemlerine yönelik çözümler getirilecek, yaşlıların sağlık hizmetlerine kolay erişimi sağlanacak, yaşlı sağlık hizmetleri standardı yükseltilerek bu hizmetlerden etkin bir şekilde yararlanma temin edilecektir.
· Yaşlılara, günlük yaşamını sürdürebilmesi için çağdaş standartlarda bakım ve yardım hizmetleri sunulacaktır.
· Belli nüfusun üzerindeki yerleşim birimlerinde "Yaşlı Bakım Evleri" yapılması sağlanacaktır.
· Yalnız yaşayan yaşlıların günlük ihtiyaçlarının karşılanmasına yönelik olarak destek hizmetleri geliştirilecektir. Bu çerçevede, muhtaç durumdaki yaşlılara evlerinde temizlik, günlük bakım, alışveriş gibi konularda destek hizmeti verilecek, bakıcı/refakatçi sistemi geliştirilecektir.
· Yaşlısına bakmakla yükümlü olan muhtaç durumdaki ailelere yaşlısını koruyup kollaması ve onun her türlü fiziki, ekonomik ve sosyal ihtiyaçlarını karşılaması için "sosyal bakım yardımı" ödemesi yapılacaktır.
· Uzun süreli işsizlerin, gençlerin, kadınların ve dezavantajlı grupların istihdamını özendirmek amacıyla "istihdam esaslı" teşvik politikası etkin bir şekilde uygulanacak, işe alınan her ilave işçi için belirli süre ile sigorta primi, muhtasar vergi ve enerji bedeli hususlarda avantajlar sağlanacaktır.
Çalışanlarımıza yönelik şunları hayata geçirmeyi hedefliyoruz:
· Çalışanların ücretlerini sadece enflasyon oranındaki artışı dikkate alan bir anlayışla tespit etmek yerine, ekonomik büyümeden pay alacak şekilde belirlenecektir.
· Asgari ücretliden vergi alınmayacak, bütün çalışanların gelirlerini asgari ücret kadar kısmı vergi dışı bırakılacaktır.
· Ücretlilerin gelir vergisi oranı kademeli olarak yüzde 10'a indirilecektir.
|
|
|
|
|
|
|
Bugün 2 ziyaretçi (15 klik) kişi burdaydı! |
|
|
|
|
|
|
|